top of page
zonguldak-banner.jpg

Zonguldak

Etkinlikler
Alışveriş
Konaklama
Ulaşım
İstatistikler
Galeri
Tarihi Yerler
Doğal Güzellikler
Yemek Kültürü
Eğlence Merkezleri
Sportif Faaliyetler
Folklorik Değerler

ZONGULDAK  COĞRAFYA

 

Zonguldak, Batı Karadeniz Bölgesi’nde, Karadeniz’e batı ve kuzeyden kıyısı olan bir ildir. 3.310 km2’lik yüzölçümüyle Türkiye topraklarının binde altısını kaplar. Karadeniz kıyılarından başlayan il toprakları, kuzeyden Karadeniz, kuzeydoğudan Bartın, doğudan Karabük, güneyden Bolu, batıda Düzce illeriyle çevrilidir.

Zonguldak yönetsel anlamda Merkez İlçe, Alaplı, Çaycuma, Devrek, Gökçebey ve Karadeniz Ereğli, Kilimli ve Kozlu ilçelerinden oluşmuştur.

 

İKLİM

Zonguldak ili ılıman Karadeniz ikliminin etkisi altındadır. Her mevsimi yağışlı ve ılık olan Zonguldak’ta kurak mevsime rastlanılmamaktadır. En fazla yağış sonbahar ve kış mevsimlerinde görülür.

İlde mevsimler ve gece – gündüz arasında önemli bir sıcaklık farkı bulunmamaktadır. Denizden iç kesimlere doğru gidildikçe, iklim biraz daha sertleşir.

Yıllık ortalama sıcaklıklarda il genelinde önemli bir farklılaşma yoktur. Haziran, Temmuz ve Ağustos ayları ilin en fazla güneşli günlerinin yaşandığı aylardır. Yine bu aylar arasında deniz sıcaklığı ortalama 20 C düzeyindedir.

Yıllık yağış ortalamasının 1.199 Kg/m2 olduğu Zonguldak’ta, en yağışlı aylar 148,65 mm ile Aralık ve 141,72 mm ile Ocak aylarıdır. Yağışlar kıyılardan iç kesimlere doğru gidildikçe hem azalmakta hem de yağmurdan kara dönüşme özelliği göstermektedir.

İlde hâkim rüzgâr güneydoğu (keşişleme) yönündedir. İkinci derecede etkili rüzgâr ise kuzeybatı (karayel) yönündedir.

Zonguldak’ta en düşük nispi nem oranı %70 olup, ortalama nispi nem oranı %75'tir.

BİTKİ ÖRTÜSÜ

İl Topraklarının % 56’sı ormanlık alan (194.075 ha ) olup, bunun %88’i koru, %12’si baltalık orman niteliğindedir. Ülkemiz ormanları içerisinde zengin bitki örtüsü ile doğal arboretum konumunda olan yöre ormanlarında kayın, meşe, gürgen, kestane, çınar, ıhlamur ve kızılağaç başta olmak üzere %70’i geniş yapraklı; karaçam, sarıçam, kızılçam ve sahil çamı olmak üzere %30’u iğne (ibreli) yapraklı ormanlar mevcuttur.

Her mevsimi yağışlı geçen yörenin yükseklerinde iğne yapraklı (köknar, çam), daha aşağıları yayvan yapraklı (kayın, meşe, kestane, karaağaç, ıhlamur, kavak), akarsu kenarları da kavak, söğüt ağaçlarıyla kaplıdır. Bu ana yeşil dokuyu orman gülü, pırnal meşesi, çobanpüskülü, defne, kocayemiş, kızılcık, kiraz, funda, ayıüzümü, kuşburnu, böğürtlen, dağ çileği, eğrelti otu gibi orman altı bitki örtüsü tamamlamaktadır.

Zonguldak yöresi endemik bitki varlığı açısından da oldukça zengin bir potansiyele sahiptir. Ana toprağı Zonguldak olan bu bitkilerin bir bölümü yörenin antik adları ile (Phrygia, Paphlagonica, Galaticus, Bihhynicum, Pontica), bir bölümü de mitolojik kaynaklardaki adları ile ( Delphinium, Olympica, Heracleum) bilinmektedir.

YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ

Zonguldak ili çok engebeli bir arazi yapısına sahip olup; il alanının %56’sı dağlarla, %31’i platolarla ve %13’ü ovalarla kaplıdır.

Akarsu vadileriyle yer yer derin bir biçimde parçalanmış olan il toprakları orta yükseklikteki dağlık alanlardan oluşur.

Bol yağışlı bir iklime sahip olan Zonguldak, yerüstü su kaynakları bakımından oldukça zengindir. İlde Filyos Çayı dışında büyük akarsu olmamakla birlikte, çok sayıda akarsu vardır. Bu akarsular, il alanının sık bir vadi ağıyla parçalamıştır.

Dağlar         

Ağırlıklı yeryüzü şekillerini oluşturan dağlar; kuzey kesimlerinde 1000 metreyi bulmazken, orta kesimlerde 1200 metreyi aşmakta, güneyde ise yer yer 2000 metreye kadar ulaşmaktadır. Dağlar kıyıya koşut üç sıra oluşturduğundan kıyı ile iç kesimler arasında ulaşım güçleşir. Kıyıya yakın yükseltilerin oluşturduğu dağ sırasının altında zengin taşkömürü yatakları vardır.

Atyaylası Tepesi (710 m), Göldağı (771 m), Kantar Tepe (905 m), Orhan Tepe (920 m), Baba Dağı (1120 m), Soğukoluk Tepesi (1268 m), Kızıl Tepe / Kızıltaş (1468 m) ve Bacaklı Yayla (1637 m) ilin bilinen yükseltileridir.

Vadiler, Platolar, Ovalar

Zonguldak il toprakları sıkı bir vadi ağıyla parçalanmıştır. Bu vadiler kimi kesimlerde genişleyerek düzlükler oluşturmasına karşın, ilde büyük denebilecek bir ova yoktur.

Filyos Çayı Vadisi: İlin en büyük ve en önemli vadisi olup Filyos Çayı boyunca uzanır. Genişliği yer yer 300 – 400 metreyi bulan bu vadi Çaycuma ilçe merkezinde Çaycuma Düzlüğün, Saltukova/Kokaksu – Hisarönü mevkiinde Filyos Düzlüğünü oluşturur. Filyos Çayı Vadisi için geliştirilen “Filyos Projesi” Ülkemizin GAP’tan sonra gerçekleştireceği en büyük yatırımdır. İlin gelişimi ve geleceği bu projeye endekslenmiştir.

Alaplı Irmağı Vadisi: Yer yer 600 – 700 m genişleyen ve kıyıdan 14 – 15 km kadar içeriye giren bu vadi ilin ikinci büyük vadisidir. Geniş tabanla bir vadi olan Alaplı Irmağı Vadisi, Alaplı Irmağının sık yatak değiştirmesiyle zaman zaman taşkınlara uğrar.

Gülüç Irmağı Vadisi: Yöredeki birçok dere, Kdz.Ereğli ilçe merkezinde genişleyerek Kdz.Ereğli düzlüğünü oluşturur.

Üzülmez Deresi Vadisi: Güneyden kuzeye doğru, Üzülmez Deresi etrafında yer alan vadinin yamaçlarında Zonguldak kenti kurulmuştur. Bu nedenle Zonguldak Vadisi olarak da adlandırılır.

Kıyılar

Karadeniz boyunca uzanan kıyı şeridinin tek önemli girintisi Kdz. Ereğli yakınlarındaki Baba Burnu’dur.

Doğuda Sazköy’den batıda Alaplı ilçe sınırına uzanan 80 kilometrelik kıyı bandında yer alan pek çok doğal plaj (koy) ve kumsal alanlar yöre halkının yaz aylarında günübirlik kullandığı belli başlı mekânlardır. Doğu yönünden itibaren Sazköy, Filyos, Türkali, Göbü, Hisararkası, Uzunkum, Kapuz, Karakum, Değirmenağzı, Ilıksu, Kireçlik, Armutçuk, Karadeniz Ereğli, Mevreke, Alaplı ve Kocaman mevkileri yaz boyunca yöre halkının akın ettiği kumsallardır.

Akarsular

Filyos ve Gülüç Çayı; Devrek, Alaplı ırmakları; Üzülmez, Kozlu dereleri yörenin bilinen akarsu kaynaklarıdır. Ayrıca her biri akarsuların denize döküldüğü yer anlamına gelen Küçükağız, Ömerağzı, Çatalağzı (Çatalağız: Bir coğrafya terimi olup, ırmağın denize kavuştuğu yerde lığların birikmesiyle oluşan delta) İnağzı, Değirmenağzı, Çavuşağzı, Alacaağzı, Köseağzı, Mevrekeağzı ve İncivezağzı gibi ağızlara irili ufaklı pek çok dere akmasına karşın, yaz mevsiminde bu derelerin oluşturduğu kanyonların suyu azalmaktadır.

Üzülmez ve Kozlu Dereleri: İlin küçük akarsularından olan bu derelerin taşıdığı su miktarı oldukça düşüktür. Üzülmez Deresi kent merkezinde, Kozlu Deresi Kozlu Bucağı’da Karadeniz’e dökülür.

Filyos Çayı (Yeniçe Irmak): Bolu İlin’de, Aladağ’dan doğan Filyos Çayı akış yönünden Çankırı – Kastamonu il sınırını oluşturmakta ve Karabük il sınırını geçtikten sonra Zonguldak ili topraklarında Devrek Çayı ile birleşen çayın toplam uzunluğu 228 kilometredir.

Alaplı Irmağı: Kdz.Ereğli’ye bağlı Ormanlı Bucağının güneyinde 710 metre yükseklikteki Atyaylası Tepesinden doğan oldukça düzensiz akan Alaplı Irmağı’nın vadi tabanı kimi kesimlerde 600 metreyi aşar. Vadi boyunca basmakla yaparak akan ırmak, ilkbaharda bol su taşır, yazın suyu azalır, yer yer kurur.

Gülüç Irmağı: Zonguldak – Devrek sınırındaki Hörgüç civarında doğan ırmak, birçok dere, dereceğin sularıyla beslenerek Gülüç mevkiinde Gülüç Irmağı adını alır.

Devrek Irmağı : Bolu dağlarından kaynaklanan bu akarsu birçok dere, derecikle beslenerek Devrek ilçesinde Devrek adını alır ve ilçe sınırları dışında Filyos Çayı ile birleşir. Debisi sabit, su kalitesi yüksek olan ırmaktan fiziksel ve kimyasal kirlenme yok denecek kadar azdır.

Baraj Gölleri ve Göletler

İl sınırları içinde doğal göl bulunmamaktadır. Merkezde Ulutan, Kdz.Ereğli’de Kızılcapınar ve Gülüç baraj gölleri; Çatalağzı’da Dereköy ve Karapınar’da Çobanoğlu göletleri ilin bilinen yapay gölleridir.

Kızılcapınar Baraj Gölü: Kdz.Ereğli’ye 21 kilometre uzaklıkta Kızılcapınar Köyünde Aydınlar Çayı üzerinde kurulmuştur. 240 ha büyüklüğündeki bu göl, Erdemir (Ereğli Demir Çelik) Fabrikası’nın kullanma suyunu karşılamaktadır.

Gülüç Baraj Gölü: Kdz.Ereğli’ye 4 kilometre uzaklıkta gülünç mevkiinde Aydınlar Çayı üzerinde kurulan Gülüç Baraj Gölü 127 ha büyüklüğündedir.

Ulutan Baraj Gölü: Zonguldak merkezine 7 kilometre uzaklıkta bulunan Ulutan Barajı, Kozlu ve Üzülmez Derelerinin yan kollarının toplandığı Ulutan merkezinde kurulmuştur. 114 ha’lık bir su alanını içeren baraj gölü, Zonguldak Belediyeler Birliği’ne bağlı belediyelerin su gereksinimini karşılar.

Dereköy Göleti: Çatalağzı’na 1 kilometre uzaklıkta bulunan bu gölet 20 ha büyüklüğünde olup, Çatalağzı Termik Santrali’nin su ihtiyacı için kurulmuştur.

Mağaralar
Cehennemağzı Mağarası, Gökgöl, Kızılelma, İnağzı ve Cumayanı Mağaraları görülmeye değerdir. 

JEOLOJİK YAPI

Karadeniz sahilinde Ereğli – İnebolu arasındaki engebeli arazi parçası bugünkü jeolojik bilgilere göre Mezozoik çağa ait bir teşekküldür. Birçok yerde kömür ihtiva eden tabakalar yüzeyde kendini gösterir. Kretesinin altındaki karbonifer şeridi 160 km uzunluğundadır.

Filyos Çayının batısında kalan Zonguldak – Kozlu – Kandilli (Batı Kömür Havzası) Filyos Çayının doğusundaki pencereler (Doğu Kömür Havzası) adını alır. Azdavay ve Söğütözü gibi doğu kömür havzasına ait yerlerde prodüktif kömür damarlarına rastlanır.

Zonguldak sahasında ilk hareketler, Namurian Formasyonunu tabanında meydana gelmiştir. Genel bir yükselme Vise kalkerinin teşekkülüne son vermiş ve ilk kara teressübatı meydana gelmiştir. Alt Namurian’da bazı ilerlemeler ve gerilemeler olmuşsa da Orta Namurian’da kömür havzası açık denizden kesilmiştir. Bütün Namurian Devri, sürekli bir alçalma göstermiştir. Ortalama 1000 metrelik bir çöküntü, bütün kömür havzasında Namurian Devrinin sonunu getirmiştir. Yeni hareketlerle Westfalian Devri başlamıştır. İkinci bir hareket sonucu nehirlerin taşıma gücü artmış, büyük miktardaki teressübat çöküntü halindeki sahaya doğru akın etmiştir. Bu hızlı çöküntü zaman zaman durmuş ve sakin devirlerde, büyük miktarda turba teşekkül etmiştir. Namurian Devrindeki hareketler aynen ve daha yakın yerlerde meydana gelmiştir. Westfalian A’nın üst kısımlarında nehirlerin taşıma güçleri azalmıştır. Westfalian'ın konglomeraları en çok formasyonun alt yarım kısmındadır.

Westfalian B’nin başlangıcında deniz kıyısının gerisindeki alanda bir yükselme meydana gelmiş, nehirlerin taşıma güçleri büyük miktarda artmıştır. Westfalian A’nın konglomeralarından daha büyük ve volkanik menşeli çakılların teşkil ettiği Karadon formasyonu, sahada yüksek dağları ve volkanik hareketlerin varlığını gösterir.

Gelik’in doğusundaki Karbonifer (Göbü Karboniferi) adını alır. Bu karbonifere Delikli Meşe Karboniferi adı da verilir.

Westfalian A,C ve belki D Konkordan Westfalian A’nın üzerinde yatmaktadır. Bu devrin başlangıcında, nehirlerin taşıma kabiliyetinin büyük olması bu formasyonun başlangıcında büyük miktardaki konglomeralarla kendini göstermektedir. Westfalian B’nin büyük parçalı tabakaları, Westfalian A’ya göre daha fazla volkanik taş ihtiva etmektedir. Bu formasyonda da bazı kömür damarları vardır, fakat damarlar ya çok ince veya istihsal için çok şistlidir.

KÖMÜRÜN OLUŞUMU

Kömür değişik oranlarda organik ve inorganik yapıcı ve bileşenler içeren tortul kayaçtır. Doğada yapı, doku, bileşenler ve köken açısından, birbiriyle tam anlamda özdeş iki kömür oluşumuna rastlamak hemen hemen olanaksızdır.

Kömürü yapan ana element karbondur. Bu nedenle oluşumu karbon çevrimine çok bağımlıdır. Kömür evrimi bataklıklarda başlar. Kömürleşmenin başlıca kaynakları bitkiler ile havadan veya yüzeysel sulardan alınan karbondioksittir. Magmanın içerdiği gaz, buhar ve çözeltiler karbon çevrimine katılır. Hava ve sudaki karbondioksitin önemli bölümünü bitkiler özümler, yaşamları için gerekli olanı yapılarında tutarlar. Karbondioksitin suda çözünen bölümü, karbonatlı kayaçlarda ve organik tortularda birikir. Bunların başkalaşması sonucu tekrar çevrime katılır.

Kömür; Uygun ortamlarda, bataklıklarda bozulma ve çürümeden kurtulan bitki kalıntı birikimlerinin, zamanla biyokimyasal ve fiziksel etkilerle değişimi sonucu oluşur. Biyokimyasal evrede Turbalaşma, dinomokimyasal veya başkalaşma evresi ise kömürleşmedir.

bottom of page