top of page
sinop-banner.jpg

Sinop

Alışveriş
Konaklama
Ulaşım
İstatistikler
Galeri
Doğal Güzellikler
Yemek Kültürü
Eğlence Merkezleri
Sportif Faaliyetler
Folklorik Değerler

SİNOP  TARİHİ YERLER

BALATLAR YAPI TOPLULUĞU

Geç Roma İmparatorluk Dönemine ait büyük kalıntı surlardan sonra gerçek işlevi belirlenebilen Sinop’taki yegâne yapıdır. Hamam-gymnasium-palestra birleşiminden oluştuğu tarihi kaynaklarda da belirtilmektedir. Bu büyük yapı grubundan günümüze sadece üç salon ulaşabilmiştir. Çevrede yapılan yüzey araştırmaları yapının geniş bir alana yayılmış olduğunu göstermektedir. Mevcut salonlardan birinin hamamın sıcaklık (caldarium), diğerinin soğukluk (frigidarium) ya da spor alanı (palaestra) olması mümkündür. Jeofizik çalışmaları hamamın ısıtma sistemine (hypocaust) ait izlerin tespit edilmesini sağlamıştır. Yapı kalıntısı daha sonraki dönemlerde de farklı işlevler verilerek kullanılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde (15-16. yüzyıl) Roma yapısının bazı bölümleri Ortadoks manastırına dönüştürülmüş, Meryem’in Uykusu/Ölümü (Koimesis) ve Başmelek Mikail’e adanmıştır. Haç planlı yapının kuzeydoğu odası manastırın kilisesi olarak işlev görmüş, tonoz ve duvarları ile batısındaki ek mekânların nişleri Geç Bizans üslubunda İncil ve Tevrat’tan alınmış konuları içeren resimlerle süslenmiştir. Kilisenin yakınında ayazma ve güneyinde de kemiklik olarak adlandırılan bir mekân vardır. Kilisenin doğusundaki haç planlı yapı kalıntısı ile kuzeyindeki salonun zemini din adamlarının yanı sıra halktan kişilerin de gömüldüğü mezarlık alanı olmuş, 20. yüzyılın başlarına kadar kullanılmıştır.

SERAPİS TAPINAĞI

Merkez, Meydankapı Mahallesi, Arkeoloji Müzesi Bahçesinde bulunmaktadır. Arkeoloji Müzesi’nin bahçesinde kalıntıları yer alan tapınak, MÖ 4. yy'da yapılmış olup, uzun yıllar kullanıldığı 1951 yılında Doç. Dr. Ekrem Akurgal ve L. Budde tarafından yapılan kazılarda bulunan malzemelerden anlaşılmaktadır. Kazı sırasında pişmiş toprak mimari parçalar ile Serapis, Dionysos, Herakles, İssis veya Kore figürleri bulunmuştur. Tapınağın Robinson tarafından bulunmuş yazıtta, Serapis’e ait olduğu açıklanmaktadır. 15 m uzunluğunda, 8,60 m genişliğinde, dikdörtgen şeklinde olan tapınağın güneyindeki altar kısmı mermer bloklardan oluşmuştur. Tapınağın doğu yönünde, avlu kaldırımı tarafından örtülü olan eski ve küçük yapının temeli bulunmaktadır. Tapınağın bir basamak üzerinde olduğu, çevresini dolanan basamaklardan anlaşılmaktadır.

AMBARKAYA KAYA MEZARI

Mezar Durağan ilçesinin doğusunda ve Gökırmağın güney kenarındaki Karadiğin Mahallesinde 20 m yükseklikte kalker bir kayaya oyulmuştur. Önde üç sütunun cephesi ile üçgen alınlık bölümü bulunmaktadır. Sütunların arkasında kaya oyularak bir antre meydana getirilmiş ve sağ kenarda küçük bir kapı ile yine oyularak meydana getirilmiş dikdörtgen mezar odasına girilmiştir. Odanın içinde iki kline bulunmaktadır. Tavan ve zemin düzdür. Alınlık kornişleri çizgilerle çok basit şekilde belirtilmiştir. Mezar anıtının hiçbir yerinde kabartma veya süs yoktur. Bu nedenle tarihlendirmesi çok güçtür. Ancak, Terelek Kaya mezarının karşısında yer alması ve aynı tarzda olması bu mezarın da MÖ VII. yüzyılda Paflagonyalılar tarafından yapıldığı intibahını vermektedir.

TERELEK KAYA MEZARI

Durağan İlçesine 15 km mesafede Kepez (Terelek) kayasının batı yamacı üzerindedir. Aşağıdan yukarıya doğru incelen silindirik sütun kaideleri üstten kesilmiş yarım daire şeklindedir. Kesik olan kısımda gövde yükselir. Boşluklar kareye yakındır. Mezarın sol kenarı üç, sağ kenarı iki düz silmelidir. Soldaki üç silme altında iki ayağını ileri uzatmış yatan bir aslan kabartması vardır. Aslanın mezarın cephesine taşan baş kısmı kırıktır. Yerden 5 - 6 m yükseklikteki mezarın sütunların arkasında dikdörtgen bir antresi vardır. Antrenin altı ve üstü düzgün değildir. Antre duvarının sağına yakın penceremsi bir kapıdan mezar odasına girilir. Mezar odası, dikdörtgen planlı olup, solda ve ortada duvarlara bitişik iki sedir (sanduka) vardır. Bu sandukaların bazı yerleri kesilmiştir. Mezarın en orijinal yönü cephedeki kabartmalardır. Mezarın üst cephesinde iki kabartmadan soldan 1. sütun hizasında bir aslanla mücadele eden insan kabartması vardır. Konturlar belirtilmemiştir. Sağa dönük insan aslanın boynunu kavrayarak tesirsiz hale getirmiştir. Sağ bacağı üzerinde direnmiş, sol bacağı ileride, vücut öne eğiktir. Aslan ise boynunu kavrayan insan kuvvetinin üstünlüğü ile ön ayakları havaya kalkmış, arka ayakları üzerinde zayıf bir şekilde direnmektedir. Oldukça uzun olan ve uca doğru incelen kuyruğu uçta üstten geriye dönüktür. Soldan 1. sütunun hizasında ise bir insan büstü kabartması vardır. Yüz hatları tamamen belirsiz haldedir. Kanatlı bir şekilde tasvir edilmiştir.

SALAR KÖYÜ KAYA MEZARI

Kalker kaya yüzeyi düzeltilerek meydana getirilen mezar anıtı, ana kaya gövdesinin oyulmasıyla önde üç sütun ve giriş bölümü, arkada dikdörtgen mezar odasından oluşmaktadır. Önde sütunlar, sütunların arkasında kaya oyularak bir antre meydana getirilmiş ve sağ kenara yakın dikdörtgen şeklinde küçük bir kapı ile yine oyularak meydana getirilmiş dikdörtgen mezar odası vardır. Odanın içinde bir kline bulunmaktadır. Giriş kapısının sol yanında 30 x 30 cm boyutlarında bir pencere vardır. Tavan ve zemin düzdür. Kiriş bölümünün üstünde üçgen alınlık bulunmaktadır. Alınlığın tam ortasında sola bakış yönünde ön ayaklarını ileri doğru uzatmış aslan kabartması vardır.

GELİNCİK MEZAR ODASI

Merkez Gelincik Mahallesindedir. Tek odalı, tonozlu, önünde dramosu olan mezar odasıdır. Tonoz ve yan duvarlar çiçek motifli freskoya sahiptir. Oda içinde 6 adet mezar yer alır.

MEZAR ODASI

Gerze İlçesi Abdaloğlu Köyü Kızılcalı Mahallesinde, köy yerleşmesi içinde kalan mezar odasının üstü Tümülüslerdeki gibi yığma toprak ile kapatılmıştır. Yaklaşık 4 m yüksekliğindedir. Hemen yanında bir ev ve Mezar Odasına bitişik vaziyette bir sundurma bulunmaktadır. Köyde yaşayanların ifade ettiğine göre 1900’lü yılların başlarında kaçak kazılar sonucu bulunmuştur. Mezar odasının, üst duvarlarında üzerine konulan bir su tankı nedeniyle yıkılmalar meydana gelmiştir. Mezarın duvar işçiliğinde uygulanan yöresel taşlarla yapılmış bosajlı duvar örgü sistemi, mezar odasının Helenistik Dönem özelliklerini taşıdığına işaret etmektedir.

TARİHİ SU KANALI

Sülüklü Göl mevkisindedir. Antik döneme ait bu tünelde yapılan incelemelerde, yaklaşık 230 m uzunluğunda ve 1,5 m yüksekliğinde olduğu tespit edilmiştir. Giriş kapısından itibaren doğal kayanın oyularak işlenmesinden oluşan tünel, 20 – 30 m uzunluğunda ve 1,5 m çapında silindirik bir havalandırma bacasına sahiptir. Bu havalandırma bacaları, doğal kayalardan oyularak yapılmış olup, üst kısımlardaki moloz taşların birbirine sıkıştırılması suretiyle kapatılmıştır. Sağa ve sola zikzak yaparak ilerleyen tünelde herhangi bir kitabe bulunmamaktadır. Yapılan araştırmalara göre, Sinop'un su seviyesine yakın bir yerleşim yeri olması nedeniyle, kuyu gibi derinliğine değil yatay olarak yapılan bu tünelin su kanalı olabileceği düşünülmektedir.

KİRAZLIDERE SU KEMERİ VE SUYOLU

Boyabat İlçesi, Çorak Köyündedir. Büyük Kemerde görülen işçilik bu kemerde de uygulanmıştır. Yöresel kayrak(say) taşından örülmüş ve horasan harcı ile sağlamlaştırılmış derz uygulanmıştır. Büyük Kemerin bir yüzünde belli aralıklar ile yerleştirilmiş künk sırası bu kemerde görülmemektedir. Kemerin üzerinde içerisinden su geçen künk sıralarının kalıntıları görülebilir durumdadır. Üst kısımda yer alan su künkleri için ayrı bir kanal yapılmış ve bu kanal içerisine su künkleri yerleştirilmiş olduğu mevcut kalıntılardan anlaşılmaktadır. Kemer üstünde yapılan bu kanal, mevcut kalıntılardan anlaşıldığı kadarı ile 30 – 50 cm arasında değişen genişliğe sahiptir. Kirazlıdere su kemerinin devamı niteliğinde olabilecek kalıntılar toprak zemin üzerinde yaklaşık 400 m kadar devam etmektedir. Su kanallarının belli bir bölümden sonra orman dikim sahası içerisinde kalmasından dolayı fidan dikimi sırasında tahrip edildiği anlaşılmaktadır.

BÜYÜK KEMER

Boyabat İlçesi, Kurbanpeliti Mevkisindedir. Kemer bir dere üzerinde inşa edilmiş olup, 30 m uzunluğunda, 1 m genişliğinde, 10 m yüksekliğinde olduğu görülmüştür. Büyük kemerin yapımında yöresel kayrak(say) taşları kullanılmış ve horasan harcı ile sağlamlaştırılmıştır. Büyük kemerin bir yüzünde belli aralıklarla enine yerleştirilmiş 6 adet pişmiş toprak künk bulunmaktadır. Kemerin üst kısmında suyun taşınması için yapılan su künkleri tamamen tahrip olduğundan dolayı görülebilir durumda değildir. Kemer çevresinde yapılan incelemede kemerin devamı niteliğinde olabilecek herhangi bir suyolu kalıntısına rastlanmamıştır.

KÜÇÜK KEMER

Boyabat İlçesi, Çorak Köyündedir. Küçük Kemer Kabaasma Deresi üzerinde yer almaktadır. Küçük kemerin yer aldığı derenin derinliği ve genişliği diğer kemerlerin yer aldığı derelere göre daha azdır. Bu nedenle burada inşa edilen kemerin uzunluğu 8,70 m, genişliği yine diğer iki kemer gibi 1 m, yerden yüksekliği 3,40 m’dir. Büyük Kemer ve Kirazlı Dere Su Kemeri gibi yöresel kayrak (say) taşından örülmüş ve horasan harcı ile sağlamlaştırılmış derz yapılmıştır. Ancak küçük kemerdeki harç ve derzler mevsimsel etkilerden dolayı dökülmüştür. Küçük kemerin üzerine inşa edildiği dere mevsimsel sellere aşırı derecede maruz kaldığından dolayı kemerin her iki ayağının oturduğu kısımların boşaldığı görülmüş ve ayaklar nerede ise boşta durmaktadır. Kemerde acilen sağlamlaştırma çalışması yapılması gerekmektedir. Kemere su getiren su kanalı kalıntılarının bir kısmı da görülebilmektedir.

SU KANALI

Merkez, Bostancılı Köyündedir. Doğu – batı istikametinde uzanan su kanalı moloz taş ve kireç taşından inşa edilmiştir. Duvarlar pişmiş toprak – kireç karışımı harç kullanılarak örülmüştür. Çok köşeli iç yüzeyi, zeminden kemer ortasına kadar 102 cm yüksekliğindedir. Kemerden sonra genişleyen duvar kalınlığı ile dıştan beşik tonoz görünümündedir. Yolun kestiği parçası görüldüğü ve toprak ve bitki örtüsü ile kaplı olduğundan uzunluğu tespit edilememiştir. Geçmiş yıllarda açılan yol ile Roma dönemine ait su kanalının parçasının ağız kısmı görülebilmektedir. İç yüzey sıvalıdır. Dışında yaklaşık 30 cm’lik kalınlıktaki duvar, kemerden aşağı doğru kalınlaşarak çok köşeli yapıyı beşik tonoz şeklinde göstermektedir.

SARNIÇ (Roma Yapı Kalıntısı)

Merkez, Ada Mahallesindedir. İki mekânlı, tonozla örtülü, çok az kısmı toprak üstünde bir yapıdır. Kuzey güney konumlu dikdörtgen planlıdır. Yapı birbirine bitişik iki mekânlıdır. Arka kısımları tamamen toprak altında olduğundan ek mekânlarının olup olmadığı bilinmemektedir. Yüksekliği 1,70 m, genişliği 3 m ve duvar kalınlığı 0,50 m olan yapının üstü tonozla örtülüdür. Her iki mekânın da tonoz kısımlarının 2/3’ü tahrip olmuştur. Roma dönemi yapının ayakta kalan kısımları çok sağlam olup yassı taş ve yer yer tuğla ve bol harç kullanmak suretiyle yapılmıştır.

TARİHİ SU DEPOSU (Roma Yapı Kalıntısı)

Merkez, Ada Mahallesindedir. Dikdörtgen planlı, 4 bölümlü, yalnız bir bölüm üzerinde tonozun bir kısmı kalmış bir yapıdır. Kuzey – güney konumlu, dikdörtgen planlıdır. Moloz taş ve bol harç kullanılarak yapılmıştır. 3 duvarla 4 eşit bölüme ayrılmıştır. Bölümler arasındaki geçiş, kemerli birer geçitle sağlanmıştır. Sonradan bu geçitler taşla kapatılmıştır. Taban toprakla doludur. Bölme duvarları sıvalıdır. Her bölümün üzeri beşik tonozla örtüldüğü, duvar üstlerindeki ayaklardan anlaşılmaktadır. 3 bölüm üzerindeki beşik tonoz örtü yıkılmış olup, yalnız kuzeydekinin tonozunun yarısı yıkılmış olarak günümüze dek gelmiştir.

KALELER

Boyabat Kalesi: Boyabat ilçesinin bulunduğu Gökırmak Vadisi’nde, karşılıklı sarp iki kayalık tepeden biri üzerinde kurulmuştur. Kale, kayaların doğal yapısına uygun şekilde inşa edilmiştir. Kale bedenleri arasındaki kulelerin bazıları dikdörtgen, bazıları yuvarlak olarak yapılmış olup iç kısmında kulelere çıkan merdivenler yer almaktadır. Kaleye giriş güneydoğu köşesinden büyük yuvarlak kulenin yanındaki küçük bir kapıdan sağlanmaktadır.

Geç Roma ve Erken Bizans Dönemi’ne ait buluntuların da sergilendiği yapı, bugünkü haliyle bir Osmanlı kalesi özelliği göstermektedir. Bu durum kalenin, Geç Roma Dönemi’nden Osmanlı Dönemi’ne kadar kullanıldığını göstermektedir. Bugünkü durumu ile sur ve burçları ile yapım malzemesi, Osmanlı kalesi olduğunu açıkça ortaya koyar. Ancak kalenin temelleri daha önceden atılmıştır. Bu nedenle kaleyi, eski ve yeni kale olarak iki bölümde incelemek mümkündür.

Eski kalenin temelleri MÖ 6. yüzyılın başlarında Paflagonyalılar zamanında yapılmıştır. Kalenin eski temellerinde, kale iç duvarlarının bir kısmında Roma ve Bizans eserlerine rastlamak mümkündür. Yeni kalenin bugünkü halinin Osmanoğulları zamanında yaptırıldığı kesindir. Ancak kalenin bir kitabesine rastlanılmaması yüzünden yapılış tarihi bilinmemektedir.

Batı Surları: MÖ 8. yy’da Milet’ten gelerek Sinop’ta yerleşip koloni kuran göçmenler tarafından, ilk defa yapıldığı düşünülmektedir. Kaleler MÖ 7. yy’da Kimmerlerin istilasından sonra yeniden onarılmıştır. MÖ 6. yy’da 4.Mitridates tarafından bugünkü sınırlarıyla onarılıp geliştirilmiştir. Roma ve Bizans dönemlerinde de surlar devamlı onarım görmüştür. 1214 ve 1261 yıllarında Selçuklular tarafından yeniden onarılarak, savunmayı güçlendirmek amacıyla iç kale inşa edilmiştir. Sinop şehir surları, yarımadanın en dar olan boyun kısmını tamamen çevrelemektedir. Surlar; Kuzey cephede 1800 m, güney cephede 400 m, batı cephede 273 m ve doğu cephede 500 m olmak üzere toplam sur uzunluğu 2973 m’dir. Surların kalınlıkları 2 – 3 m, yükseklikleri ise 25 – 30 m arasında değişmektedir.

Paşa Tabyaları: Yarımadanın doğusunda Karakum yolu üzerinde bulunan tabya, denizden gelebilecek tehlikelere karşı tersanenin emniyetin sağlamak ve limanda bulunan gemileri korumak amacıyla 19. yüzyılda yapılmıştır. Yarım ay şeklindedir. Üstte 11 adet top yuvası bulunan yapının alt bölümünde, cephanelik ve koğuş olarak kullanılan büyük mekanlar ve mahzen vardır.

Korucuk Tabyası: Merkez, Korucuk Köyünde bulunmaktadır. Geniş bir alanı kapsayan, batı kısmında toprak altında kesme taşlardan örülmüş tonozlu koridor ve iki oda ile batıdan doğuya doğru uzanmış küçük tepeler arasında yer alan top yuvalarından ibarettir. Şehir merkezine 3 km uzaklıkta korucuk köyündedir. Yapı Osmanlı devri mimari özelliklerini göstermektedir. Kemerli tek kapı ile girişi sağlanan kesme taştan yapılmış bir koridor, girişinde simetrik olarak doğu ve batıda bulunan iki oda vardır. Doğudaki oda tamamen yıkılmıştır. Koridor sonunda küçük kemerli bir kapı ile üçüncü bir odaya geçilir. Odalarda iki pencere vardır. Yapının iç duvarları koridor, kapı ve pencereleri kesme taştan yapılmıştır. Dış duvarları harç-kireç ve moloz taşlardan yapılmıştır. Batıdan doğuya doğru uzanmış küçük tepeler arasında beş adet top yuvası mevcuttur. Tabyanın önü açıktır.

Potern (Eski Anadolu uygarlıklarında kalelerin giriş ve çıkışları için yapılan üçgen şeklindeki tünel): Doğu batı konumlu olup, yaklaşık 192 metre uzunluğundadır. Duvar kalınlığı 40-45 cm arasında değişmektedir. Başlangıçta düzgün taşlarla yapılmış olan giriş tünelin iç kısmında moloz taşlarla yapılmış duvarlarla devam etmektedir. Tavan kısmı bir sıra kemer taşıyla birleştirilmiştir. Tünelin yer yer doğal kaya oyularak yapıldığı görülmüştür.

Kaleler

CAMİLER ve MESCİTLER

Alaaddin Cami: Kent merkezinde yer almaktadır. Evkaf kayıtlarında Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat'a ait olduğu yazılı bulunan bu caminin, Selçuklu Devleti'nin 1214 yılında Sinop'u fethinden hemen sonra yapılmış olduğu sanılmaktadır. Enine planlı olarak yapılan yapı 2 sahınlıdır. 66 x 22 m ebatlarındaki bu Ulu Cami, kuzey taraftan 12 m yüksekliğinde, 66 x 44 m ebatlarında büyük bir avlu ile çevrilidir. Avluya 3 adet kapıdan girilmekte, cami iç kısmı ise 5 adet kapı ile avluya açılmaktadır. Caminin biri kasnağı daha yüksek olmak üzere ortasında 3 adet büyükçe; doğu ve batı taraflarında ise birer adet küçük kubbesi bulunmaktadır. Yapının geriye kalan diğer bölümlerinin üzeri ise çapraz tonozlarla örtülmüştür. Yapı; enine plan ve geniş avlu özelliğiyle Erken Dönem İslam Cami şemasına benzemektedir. Mihrap: Mermerden yapılmış olup, Selçuklu tarzında girift süslemelere sahiptir. Bordürlerindeki kabartma zencirek motifleri diğer Candaroğlu mihraplarında da görülür. Mihrabı 3 taraftan Ayet-El Kürsi çevrelemektedir. Minber: Orijinal minberde yoğun girift bitkisel süslemeler bulunmaktaydı. Evliya Çelebi’ye göre bu minberin benzeri Bursa Ulu Cami'nin minberiydi. O da bir dereceye kadar benziyordu. Bu minber 1853 yılında caminin kubbesinin çökmesiyle parçalanmış ve parçaları İstanbul Çinili Köşk'e götürülmüştür. Şimdiki minber ise 19. yy'da ahşaptan yapılmıştır. Cami, avlusuyla beraber en son 2008 – 2009 yılında onarımdan geçmiştir. Avlunun kuzeydoğu köşesinde, içerisinde 11 adet sanduka bulunan Candar (İsfendiyar) oğulları Türbesi yer almaktadır.

Cezayirli Ali Paşa Cami: Seyyid İbrahim Bilal Hazretleri Türbesi bitişiğindedir. İlk olarak ne zaman ve kimin yaptırdığı bilinmeyen cami, 1866 tarihinde Cezayirli Ali Paşa ve 1896 tarihinde de Sultan Abdülhamit Han tarafından tamir ettirilmiştir. Ayrıca 1874 tarihinde inşa ettirilmiş bir minaresi vardır. Ahşaptan yapılmış ve bugün kayıp olan kitabesine göre; Cezayirli Ali Paşa, Osmanlı Döneminde Kaptanı Derya'lık yapmış bir zattır.

Hacı Ömer (Tersane – İskele – Gümrük) Cami: Tersane mevkisindedir. 1903 senesinde eşraftan Hacı Çerkez Ömer Efendi tarafından yeniden inşa ettirilmiştir. Daha önce bu caminin yerinde İsmail Ağa Gümrük Camisi adıyla bilinen ahşap bir cami vardı. Bu ahşap caminin ilk banisinin Karpuzcu oğlu Mehmed Ağa isminde bir zat olduğu rivayet edilmekte ise de inşa tarihi bilinmemektedir. Kaleyazısı Camisi banisinin de Mehmed Ağa adında bir hayır sahibinin olması bu ahşap camiyi yaptıranın da aynı zat olması muhtemeldir. Caminin, Sinop tersanesinde çalışanların ibadet ihtiyaçlarına hizmet verdiği sanılmaktadır.

Kaleyazısı (Mehmed Ağa) Cami: 1651 senesinde Mehmed Ağa tarafından yapımına başlanmış, 1909 yılında da ahali tarafından tamir edilerek yenilenmiş ve kuzeybatı köşesine kesme taştan yapılmış güdük bir minare de eklenmiştir. Ayrıca Caminin ön cephesindeki moloz taş duvarların ahşapla bu onarım sırasında kaplandığı tahmin edilmektedir. Günümüzde de ön cephe 1. kat ve çatı alınlığı ahşap kaplama olan yapı, bu durumuyla cepheden ahşap bir konut görüntüsü vermektedir. Yapı, Sinop’ta Osmanlı döneminde görülen ahşap çatılı ve dikdörtgen planlı cami şemasına tipik bir örnektir. 2009 yılında onarım geçirmiş olan yapının mihrap ve minberi orijinal değildir. Yapının güney tarafındaki hazirede 6 adet mezar bulunmaktadır.

Büyük Cami (Beyazıt Cami): Boyabat İlçesi, Cevdet Kerim Caddesinde bulunmaktadır. Dikdörtgen planlı, duvarları moloz taştan yapılmış olup, sıva kaplıdır. Tek minarelidir. Cepheleri dikdörtgen çerçeveli pencerelerle çevrelenmiştir. Ahşap çatılı kiremit kaplıdır. Saçaklar geniş tutulmuştur. Yıldırım Beyazıt ya da Beyazıt Veli Vakfiyesidir. Eski bina yıkılmış yeni bina sonraları (Hicri 1272 - Miladi 856) yılında yapılmıştır. 1943 depreminden sonra da esaslı onarım görmüştür.

Cuma Köyü Cami: Saraydüzü, Cuma köyündedir. Nefsicuma Köyü Cami olarak bilinen cami şimdiki hali ile 3 nefli ve ahşap bir Kuzey-Batı Anadolu özelliği gösteren yapının Boyabat kazası naibine 18. yy başında yollanan bir hükme göre tamire muhtaç olduğu ve Osmanlı Sultanı Beyazıt Han tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Belgelerde adı geçen Sultan Beyazıt’ın Osmanlı Sultanları I. Beyazıt, II. Beyazıt veya Candaroğlu Beyi Celalettin Beyazıt’tan hangisine ait olduğu bilinmemektedir. Ancak belgelerde Sultan tabirinin geçmesi ve yörenin kesin olarak Osmanlı hâkimiyetine girdiği dönem dikkate alınırsa bu yapının da, Boyabat Beyazıt Camisi gibi II. Sultan Beyazıt Devrinde ve 15. yy sonunda yapıldığı söylenebilir.

Meydankapı Cami: Merkez, Meydankapı Mahallesi’nde, Sakarya Caddesi üzerinde yer alan bu caminin kim tarafından yaptırıldığı kesin bilinmese de, vakıf kayıtlarından, en eski olarak Şeyh Ömer Efendi adına ve Hicri 1135 - Miladi 1722 tarihine ulaşılmaktadır. 1293 h.-1876 yılında Mutasarrıf Ahmet Kemal Paşa tarafından Kanuni Sultan Süleyman adına izafe edilmek üzere tamir ettirilmiştir. Onarım, iç kalede yer alan harap durumdaki kale camisinin vakfiyesince yaptırılmıştır. 14,20 x 12,86 m ebatlarındaki yapının kuzeybatı köşesinde çinko kaplamalı ve ahşap şerefeli bir minaresi bulunmaktadır. 1876 yılında Mutasarrıf Ahmet Kemal Paşa tarafından Kanuni Sultan Süleyman adına izafe edilmek üzere tamir ettirilmiştir. Onarım, iç kalede yer alan harap durumdaki kale camisinin vakfiyesince yaptırılmıştır.

Kefevi Cami: Merkez, Kefevi mahallesinde, Hükümet konağının doğu cephesinde yer almaktadır. 1581 yılında Mahmud Çelebiyyül Kefevi tarafından yaptırılmış,1312 H.-1894 yılında Mutasarrıf Bekir Paşa tarafından yenilenmiştir. Yapı dikdörtgen plana sahiptir. İç mekânda Peygamber isimlerini ihtiva eden madalyonlu ahşap tavan göbeği özgün bir karakter taşır. Mihrap ve minberin sanatsal değeri yoktur. Avluda haziresi bulunan caminin kuzeybatı köşesinde tuğla örgülü, sıvalı güdük bir minaresi bulunmaktadır.

Ak Mescit Taş Cami: Boyabat İlçesi, Cami-i Kebir Mahallesi, Karınca Sokak’ta bulunmaktadır. Kare planlı, ibadet bölümünün üzeri kubbe ile örtülüdür. İki altlık, iki üstlük pencere ile aydınlatılmaktadır. Son cemaat mahfili iki kubbelidir. İki sivri kemerin arası sonradan camekânla kapatılmıştır. Mihrap sonradan alçıdan bitkisel motiflerle bezenmiştir. Alt pencereler sivri kemer içinde, dikdörtgen formlu ve demir parmaklıklıdır. Minaresi sonradan yapılmıştır. Kapı söveleri, pencere kenarları, kemerler kesme taştan örülmüştür.

Sazlı Köyü Cami: Cami tescil edilmeden önce ahşap minarenin yanına yeni betonarme bir minare daha yapmış, ahşap minare 18.01.2001 tarihinde kar yağışı ve fırtına nedeniyle yıkılmıştır. Cami dikdörtgen planlı olup taştan yapılmıştır. Cami kırma çatılı olup, saç ile kapatılmıştır. Çatı ahşap direklerle desteklenmektedir. Camide çift katlı, kemerli pencere uygulaması yapılmıştır. Caminin duvar köşelerinde kesme taş kullanılmıştır. Kadınlar Mahfili ahşap direkler üzerinde yer almaktadır. Kadınlar mahfili sağlı sollu mihrap duvarına kadar uzanmaktadır. Yapının mihrabı niş şeklindedir. Mihrap sonradan mermer plakalar ile kaplanmış olup, üstünde tek satır Arapça metin yer almaktadır. Mihrabın sağında ahşap malzemeden yapılmış minber yer almaktadır. Yapının tavanında ahşap basit kaplama mevcuttur.

Hacıoğlu Köyü Cami: Hacıoğlu Köyü yerleşim alanın kuzeydoğusunda yer alan yüksek bir tepenin yamacında inşa edilmiş, yapı doğu-batı konumlu dikdörtgen planlı, tek katlı bir yapıdır. Cephe duvarlarının bütünü moloz taşlardan örülmüştür. Bina girişi güney- batı köşesinde çift kanatlı ahşap kapı ile sağlanmıştır. Üzeri beşik çatı şeklinde kiremitle örtülüdür. Güney cephesinde 4, doğu cephesinde 1 adet olmak üzere 5 adet penceresi vardır. Sonradan Minare eklenerek camiye çevrilmiş, içeride ahşap mihrap oluşturulmuş, köye yeni cami yapılmasıyla terk edilmiştir.

Kaya Cami: Boyabat ilçesi, Zincirlikuyu Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi üzerindedir. Bir kaya üzerine inşa edildiğinden bu adı almıştır. Duvarları moloz taş ve tuğladan yapılmış olup, sıva kaplıdır. Dikdörtgen planlı, iki katlıdır. Tüm cepheler her iki katta yuvarlak kemerli, demir parmaklıklı 20 pencere ile çevrelenmiştir. Tek minareli camiler grubuna girer. Çatısı ahşaptır. Caddeye bakan kısmı köşede (Alemkaraoğlu Ali usta 1196) yazılıdır. Buna göre cami, hicri 1196, Miladi 1782 yılında yapılmıştır. Duvar kalınlığı yaklaşık bir metredir. Giriş kapısının üzerinde yuvarlak kemerli aydınlık penceresi vardır. Ahşap poligonal gövdesi, bezemeli şerefesi ve çinko külahı ile yöresel özellik gösteren minare ilgi çekicidir. Kadınlar mahfilindeki ahşap işçiliği yapıya ayrı bir özellik katmıştır. Mihrap derin bir niş şeklindedir.

Kabalı Köyü Cami: Merkez Kabalı Köyü, Sualtı Mevkisindedir. Caminin giriş holünden harim kısmına da giriş 2 kanatlı ahşap kapı ile sağlanmaktadır. Harimin kuzeydoğu ve kuzeybatı köşeleri ile bu kısımdaki ahşap direk ve yan duvarların taşıdığı hatılların üzerine ahşap döşeme yapılarak son cemaat yerleri oluşturulmuş, 2. kattaki son cemaat yerinin orta uç kısmında hafif kemerli çıkıntı yapılarak müezzin mahfili oluşturulmuştur. Bu kısma harimin kuzeybatı köşesinden çıkışı sağlayan ahşap merdiven bulunmaktadır. Giriş holündeki üst kat ile müezzin mahfilinin bulunduğu kısmı birbirine bağlayan ahşap bir kapı bulunmaktadır. Caminin taban ve tavanı ahşap malzemeyle kapatılmıştır. Taban kısmının altında 1 metreye yakın temel boşluğu bulunmaktadır. Ahşaptan yapılmış minber ile taş malzemeden yapılmış mihrap bezeme bakımından düz işçilik göstermektedir.

Salar Köyü Cami: Boyabat ilçesi, Salar Köyündedir. Caminin giriş kapısının bulunduğu son cemaat yerinin üzerinde taş duvar cepheye eklenmiş ahşap oda çıkması mevcuttur. Son cemaat yeri ahşap korkuluklar ile çevrilmiştir. Yapıda iki katlı pencere düzenlemesi yapılmıştır. Yan beden duvarlarının bulunduğu cephelerdeki pencereler taş kemerli kanatlı pencereler mevcuttur. Ahşap bölümdeki pencereler ise giyotin tiplidir. Caminin minaresi beden duvarları üzerinde tek şerefeli ahşap olarak yapılmıştır. Caminin üst örtüsü kırma çatılı olup alaturka kiremitle kaplıdır. Caminin iç kısmında ahşap direkler üzende kadınlar mahfili mevcuttur. Minber ve vaaz kürsüsü de ahşaptan yapılmıştır. Mihrap ise taş malzemeden niş şeklinde yapılmıştır. Caminin giriş kapısı çift kanatlı ahşap olup, kapı üzerinde 10 satırlık Osmanlıca kitabesi bulunmaktadır.

Kırçal Köyü Cami: Beden duvarları 75 – 80 cm civarında olup duvar aralarına yatay olarak ahşap hatıllar yerleştirilmiştir. Üst örtü kırma çatılı olup alaturka kiremitle kaplıdır. Cami iki katlı pencere düzenlemesinde olup, küçük dikdörtgen formludur. Caminin minaresi yoktur. Camin yan tarafında haziresi bulunmaktadır. Kadınlar mahfiline çıkış arka kısımdan sonradan ilave edilen betonarme merdivenle sağlanmaktadır. Kadınlar mahfili ahşap direkler üzerinde yükselir. Harim kısmı oldukça geniş ve aydınlıktır. Caminin mihrabı tonozlu niş şeklinde yapılmış, minberi ahşaptır.

Yenicamili Köyü Cami: Boyabat İlçesi, Yenicamili Köyü – Köyiçi Mevkisindedir. Dış cephesi 15 x 10 m ebatlarında olan ve 1915 yılında inşa edilmiş olan bu yapı ilk önce köy odası olarak düşünülmüş, daha sonra içeride iç mekân oluşturularak burasına cami – mescit olarak işlev kazandırılmıştır. Zemin katta ahır, odunluk ve mescit bölümünün alt katına denk gelen oda Kuran Kursu olarak işlev görmüştür. Yapının giyotin tarzda 3 adet penceresi bulunmaktadır. 3 basamaklı ahşap bir merdivenle çıkılan giriş kısmı güney cephenin batı yönünden verilmiştir. Üzeri kırma çatılı, alaturka kiremit kaplı, ahşap saçaklı yapının minaresi de ahşaptan olup hafif metal plakayla kaplanmıştır. Geçme tekniğiyle birbirine bitişik yapılmış ve dışa dalgalı şekilde görüntü veren yan duvarlar mimari ve estetik açıdan göze hoş gözükse de yapıya bir bütün olarak baktığımız zaman bu estetikliğini kaybettiği görülmektedir.

Şerefiye Köyü Cami: Erfelek İlçesi Şerefiye Köyü sınırları içinde kalan cami dikdörtgen planlı, tamamen ahşap malzemeden inşa edilmiştir. Camide minare bulunmamaktadır. Caminin üst örtüsü kırma çatılı olup alaturka kiremitle kaplıdır. Camideki ahşap işçiliği ince işçilik göstermemektedir. Caminin beden duvarları ahşap malzemenin bindirme tekniği ile yapılmıştır. Ahşap benden duvarlarında kullanılan tahtaların kalınlığı 7 – 8 cm, genişliği 20 ile 25 cm’dir. Ahşap beden duvarlarında iki katlı küçük ahşap pencere düzenlemesine sahip olup, çerçeveler dörde bölünmüş yatay dikdörtgen şeklinde yapılmıştır. Caminin mihrap ve minberi de ahşaptan yapılmıştır. Kadınlar mahfiline ahşap merdivenle çıkılmaktadır. Kadınlar mahfili sağlı ve sollu mihraba kadar ulaşmaktadır. Çatıda tepe penceresi yer almaktadır. Giriş kapısının üzerindeki kereste de tam kapının üzerinde dikdörtgen pano içinde iki ayrı kitabe yer almaktadır. Bu kitabeler arasında daire içinde dört köşeli baklava motifi bulunmaktadır. Kitabe ve diğer motifler kazıma tekniğinde yapılmış olup sonradan boyanmıştır. Yılların etkisi ile boyaların kabarması ve kitabelerin bozulması nedeniyle okunamamıştır. Cami yerleşim yerlerinden uzak olması nedeniyle terk edilmiş virane olmuş durumdadır.

Saray Mescidi: Giriş kapısı üzerindeki kitabesine göre; Hicri 776 (Miladi 1375) senesinde Candaroğlu Beyi Sultan Celaleddin (Kötürüm) Bayezid döneminde yaptırıldığı anlaşılan ve Saray Camisi namıyla bilinen bu Cami, kesme taştan yapılmıştır. Kareye yakın dikdörtgen planlı olup üzeri bir kubbe ile örtülüdür. Saray Camisi, Sinop’ta bu plan tipinin en büyük örneğidir. Sinop Kitabeleri adlı eserde; Caminin batı tarafındaki küçük bir bahçe içerisinde iki adet kabir bulunduğu yazılı olsa da bugün burada bir adet sanduka mezar görülebilmektedir. Sandukanın ya da mezar taşının kitabesi olmadığından kim olduğu bilinememektedir. Sandukanın inşa tarzı Selçuklu dönemine işaret etmektedir.

Fetih Baba Mescidi: Orjinalinde kare planlı olan bu yapı 1970’li yıllarda yol genişletme çalışmaları kapsamında kuzey tarafı yıkılarak güney yönüne doğru çekilmiş ve bugün enine planlı görünümde olup, harim kısmı ancak 2 saf sığabilecek kadar kalmıştır. Ön cephesi kesme taş malzemeden inşa edilmiş olan bu yapının üzeri ahşap çatı ve alaturka kiremit ile kapatılmıştır. Mescit, 1923 yılında neşredilen Hüseyin Hilmi ULUĞ’un Sinop Kitabeleri adlı eserinde giriş kapısının doğu tarafında yer aldığı belirtilen ve bugün yerinde olmayan kitabeye göre Hicri 754 (Miladi 1353/1354) senesinde Uslu Beyoğlu İsmail Bey tarafından yaptırılmıştır. Hicri 1324 (Miladi 1906/1907) senesinde Fetih Baba tarafından tamir ettirilmiştir. Tamir kitabesi kapının üstünde bulunmaktadır. Mihrabı aynı Sultan Alâeddin Camiinde olduğu gibi mermerden yapılmış ve etrafı Ayetelkürsi ile çevrilmiştir. Mescidin kıble tarafında, bahçede Fetih Muhammed Baba isminde bir zatın kabri var ise de; kitabeleri kırılmış ve bir kısmı da kaybolmuş olduğundan bu zatın kim olduğu, hangi sene buraya defnedildiği anlaşılamamaktadır. Birisi kapının üzerinde olmak üzere ön cephe duvarında toplam 2 adet kitabe bulunmaktadır. Kapı üzerindeki kitabe Fetih Baba tarafından yaptırılan tamir kitabesidir. Girişin batı yönündeki kitabe ise tahrip olduğu için tam olarak okunamamıştır.

Cami ve Mescitler

TÜRBELER

Çeçe Sultan Türbesi: Gerze ilçesi Yenikent Beldesi sınırları içerisinde bulunan Çeçe Sultan Türbesi Selçuklular döneminden kalma tek katlı ve tek mekânlı bir yapıdır. Ön cephenin sağ kenarında küçük boyda, kenarı kesme taştan yapılmış kemerli bir giriş kapısı bulunmaktadır. Kapı üzerinde küçük ebatta dikdörtgen şeklinde taş üzerine Selçuklu yazı stilinde yazılmış bir kitabesi vardır. Türbe binası içinde 8 adet sanduka mezar bulunmaktadır. Girişin önünde yer alan 5 adet küçük boyda sandukanın Çeçe Sultan'ın kızlarına, bu kabirlerin güneyinde yer alan iki adet büyük sandukanın solda olanının Çeçe Sultan'a, diğerinin ise Çeçe Sultan'ın oğluna ait olduğu söylenmektedir. Girişin tam karşısında kuzey duvarına bitişik olan 1 adet kabir daha vardır ki, bunun da Çeçe Sultan'ın sancaktarına ait olduğu söylenir. Söylencelere göre; Çeçe Sultan'ın asıl adının Seyit Muhammed olduğu, Horasan’da yaşadığı, babasının adının Seyit Abdullah olduğu ve 12 İmamlardan Musa El-Kazım'ın ve aynı zamanda Peygamberimiz Hz. Muhammed’in 7. göbekten torunudur. Çevredeki köylülerce her yıl yapılmakta olan Hıdrellez kutlamaları genellikle burada gerçekleştirilmektedir. Sinop merkezdeki Yeşil Türbe’de 1920'li yıllarda bulunan tasdiksiz şecereye göre; Sinop Merkez Ada Mahallesinde metfun bulunan Seyit İbrahim Bilal Hazretleri, Çeçe Sultan'ın amcasıdır. Hüseyin Hilmi ULUĞ’un bize aktardığı bu şecere şöyledir: Hz. İmam Ali'nin (k.v) oğlu Hz. Seyit İmam Hüseyin oğlu Hz. Seyit İmam Zeynel Abidin oğlu Hz. Seyit İmam Muhammed Bakır oğlu Hz. Seyit İmam Caferi Sadık oğlu Hz. Seyit İmam Musa Kazım oğlu Hz. Seyit Abdullah el Ekber oğlu Hz. Seyit Muhammed el meşhur Çaçe Sultan oğlu Hz. Seyit Musa oğlu Hz. Seyit İsa kızı Hz. Seyide Fatma kızı Hz. Seyide Halime oğlu Hz. Şeyh Seyit Mustafa Göllü oğlu Hz. Şeyh Seyit Recep oğlu Hz. Şeyh Seyit Mustafa (r.a)

Sultan Hatun Türbesi: Arkeoloji Müzesi bahçesinde bulunan ve halk arasında “Aynalı Kadın Türbesi” adıyla bilinen yapı; kemerli kapı girişin üzerinde bulunan kitabeye göre Hicri 797 Ramazan Ayında (Miladi 1395 Haziran ayında) inşa ettirilmiş olup içerisinde bulunan 3 adet sandukadan birisi Hicri 797 (Miladi 1395) tarihinde vefat eden Osmanlı Padişahı Orhan Bey’in oğlu Süleyman Paşa'nın kızı Sultan Hatun'a aittir. Sultan Hatun, aynı zamanda Candaroğlu Beyi Süleyman Paşa'nın da karısıdır. Diğer kabirlerin kime ait olduğu belli değildir. Kare planlı olan türbe kesme taştan yapılmıştır. Dönemindeki diğer kare planlı türbelere bakıldığında orijinal üst örtüsü kubbe olması gereken yapı, bugün ahşap çatı ve alaturka kiremitle örtülüdür. Ön cephesi hariç üç cephesinde birer adet olmak üzere toplam 3 adet penceresi bulunmaktadır.

Seyyid Bilal Türbesi: Türbe, Sinop'un doğu tarafında, Ada mevkisi üzerinde bulunan Cezayirli Ali Paşa Camisi'nin sol yanındadır. Türbenin kapısı, caminin içindedir. Türbenin içinde yer alan sanduka kitabesinden anlaşıldığına göre yapı, Yaş Bey diye anılan Hoca Ebubekir oğlu, Oğul Beyoğlu, Koçkad oğlu, İlbasmış'ın oğlu Emir Tayboğa için; oğlu Emir Beklemiş tarafından Hicri 679 (Miladi 1280) yılında yaptırılmıştır. Türbedeki kenarları kafesle çevrili, kitabesiz ahşap sandukanın Seyit İbrahim Bilal'e ait olduğu tahmin edilmektedir. Sinop'un en çok ziyaret edilen kutsal mekânlarından biridir.

İsfendiyaroğulları (Candaroğulları) Türbesi: Alâeddin Camisi'nin avlusunda kuzeydoğu köşede bulunan Türbe, Candaroğulları'ndan Celalettin Beyazıt ile oğlu İsfendiyar ve İsfendiyar'ın oğlu İbrahim Bey'ler ile bu aileye mensup zatların kabirlerini ihtiva etmektedir. Yapım kitabesi olmayan türbenin hangi tarihte ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinememektedir. Vakfiyesi “İbrahim Bey” diye kayıtlıdır. Türbe; kuzey-güney konumlu, dikdörtgen planlı ve tek kubbeli bir yapıdır. İçindeki sandukalar dönemin Türk taş işleme ve oymacılığının güzel örneklerindendir. Türbenin giriş kapısının üstünde “Her nefis ölümü tadacaktır. Sonunda bize döndürüleceksiniz” ayetleri yazılıdır.

Hatunlar Türbesi: Cezayirli Ali Paşa Camisinin kuzeybatı cephesinde yer almaktadır. Kare planlı tek kubbeli tipik bir Candaroğlu türbesidir. Türbe içerisinde iki adet sanduka bulunmaktadır. Türbenin inşa kitabesi olmadığından ne zaman ve kimin adına yapıldığı hakkında açık bir malumat yoktur. Ancak, soldaki sandukanın baş şahidesinin iç kısmındaki kitabeye göre; İskender Kızı Ture Hatun ismi geçmektedir. Buna göre; türbenin Celaleddin Beyazıd'ın oğlu İskender'in karısı ile kızı “Ture Hatun” için yaptırıldığı tahmin edilmektedir.

Yesari Baba Türbesi: Merkez, Ada Mahallesi-Zeytinlik Yolu üzerindedir. Kare planlı olup, giriş kapısı kuzey doğudadır. Duvarlar moloz taş örtülü, iç mekân kireç sıvalı, zemin kesme taş döşemelidir. Türbenin güneybatı duvarı tümüyle yıkılmış olup, çatıyı oluşturan ahşap örtü tamamen çürümüş ve bir bölümü duvarla birlikte çökmüştür. Güneyse simetrik iki pencere vardır. Sanduka yapının içinde tam ortada yer almaktadır. Kapağı ahşap, baş taşı kavuklu olup üzerinde ondört satırlık yazıt bulunmaktadır. Yapının üzeri alaturka kiremitli beşik çatı ile örtülüdür.

Yeşil Türbe: Merkez, Meydankapı Mahallesi, Sakarya caddesi üzerindedir. Alaaddin Camisinin doğusunda Sakarya Caddesinin üzerinde yer almaktadır. Kare planlı tek kubbeli 15. yy yapısıdır. Kitabesi yoktur. İçindeki beş adet sandukanın kime ait olduğu bilinmemektedir. Ön cephe anıtsal bir görünümde olan giriş kapısı, silmelerle çevrili ve dikdörtgen şeklindedir. Türbenin doğu, batı ve güney cephelerinde birer tane dikdörtgen planlı pencere bulunmaktadır. Türbenin üzeri kare plana oturtulmuş, tek kubbe ile örtülüdür.

Tayboğa Türbesi: Merkez, Camiikebir Mahallesindedir. Doğu batı konumlu, yan duvarları moloz taşlarla yapılmış, üst kısmı semerdam şeklinde kesme taşlarla kapatılmış bir mezardır. 1,20 X 2,80 m boyutlarında ve 81 cm yüksekliğindedir. Mezarın yan duvarları moloz taşlarla yapılmış olup üzeri yeşil boyalı bir sıva tabakası ile kaplıdır. Üst kısmı sekiz kesme taşın yan yana sıralanması ile semerdam şeklinde kapatılmıştır. Sağ ve sol kısımda yan duvarlar içerisine yerleştirilmiş iki sütuncuk vardır. Bu sütunlardan batı kısımdaki yuvarlak, doğu kısımdaki ise sekiz köşelidir. Mezarın etrafı dört duvarla çevrili olup tamamen moloz taşlarla yapılmıştır. Ön cephede küçük ahşap bir kapı ile iki küçük pencere yer alır. Batı duvarında ise iki niş görülmektedir.Doğu kısmı Şehabettin Ağa Çeşmesi ile bir bütünlük arz etmektedir.

Seyit İbrahim Bilal Türbesi: Merkez, Ada Mahallesindedir. Sinop’un doğu tarafında, Ada üzerinde bulunan Cezayirli Ali Paşa Camisinin sol tarafındadır. Çeşitli dileklerle en sık ziyaret edilen adak yeridir. Türbenin kapısı Ali Paşa Camisi içindedir. Türbe içinde yer alan sanduka kitabesinden anlaşıldığına göre yapı, Tayboğa oğlu Emir Bey tarafından 1280 yılında yaptırılmıştır. Türbedeki kenarları kafesle çevrili, kitabesiz tahta sandukanın Seyit İbrahim Bilal'a ait olduğu tahmin edilmektedir. Bu sandukadan başka ikisi kitabesiz olmak üzere solda mermer 3 sanduka mevcuttur. Kitabeli sanduka Selçuk tarzında yapılmış, yekpare bir mermerden yapılmıştır. Zemini yeşil boyalı olan bu mermer sandukanın, sağ ve sol yüzleri şerit vari uzanmış, 2 satırlık kitabeleri vardır.

Sarışıh Türbesi: Boyabat İlçesi, Tekkeköy- Türbe Mevkisindedir. Kare planlı, üzeri kiremit örtülü, kapalı mekân içinde yaklaşık 2 metre uzunluğunda ahşap sanduka yer alır.

Beyler Türbesi: Merkez, Dizdaroğlu Köyü – Behramoğlu Mahallesindedir. Alanda bulunan bazı mezar baş taşlarının yapısı incelendiğinde bu türbenin Candaroğlu Beyliği dönemine ait olabileceği ve mezar kalıntılarındaki gerek mimari ve gerekse yazı ve bezeme açısından özenli ve estetik sanat kullanıldığı göz önüne alındığında burada yatan kişilerin beylik hanedanından aynı aileye mensup kişiler olabilecekleri tahmin edilmektedir. Kaçak kazılar ile tahrip edilen mezarlara ait (mezar gövde, baş ve ayak taşları, mezar taşı yuvaları, mezar ana duvarları vb) kalıntılar alanda dağınık vaziyette bulunmaktadır. Türbenin kuzey tarafında ve tel örgünün dışında yine aynı döneme ait olduğu düşünülen yan yana, 2 adet çocuk mezarı taşı görülmektedir. Ayak ve baş taşlarının birleşik olduğu bu yekpare mezar taşları kaçak kazılar sırasında türbe içerisinden çıkarılarak buraya atılmış olmalıdır. Bu iki adet çocuk mezar taşı; sanatsal açıdan özensiz olarak yapılmıştır.

Yağıbasan Türbesi: Durağan İlçesi, Yağbasan Köyü-Alan Mahallesindedir. Türbe, 5,65 m X 5,65 m ebatlarında kare planlıdır. Doğu-batı konumludur. Yöresel küfeki taşı ve moloz taş örgü duvarlarda yer yer tuğla kullanılmıştır. Giriş doğu cephede yer almaktadır. Girişin üzerinde blok bir taştan lento yer almaktadır. Yapının duvar kalınlığı 83 cm’dir. 3 m yüksekliğinde olup, bu yükseklikten sonra kubbe yer almaktadır. Kubbe mevcut kalıntılara göre 2,30 m yüksekliktedir. Büyük bölümü çökmüş olan kubbenin sadece duvar kenarlarında kalıntıları mevcuttur. Türbenin içinde merkezde 2,60 X 2,10 m ebatlarında bir yatır, moloz taşlardan dairevi formlu olarak dağınık bir şekilde yer almaktadır. Mezar üzerinde İslami bir kitabe mevcut olup, yazılar siliktir. Türbenin duvarları iç kısımda sıvalıdır. Köşelerde kubbeye geçişte pandantif kullanılmıştır. Girişin üzerinde yatay olarak yerleştirilmiş bir kitabe muhtemelen devşirme olarak kullanılmış olup, türbe ile ilgisi yoktur.

Türbeler

KİLİSELER

Balatlar Kilisesi: Bizans dönemine ait bir yapıdır. Çağının tipik mimari örneklerini gösterir. Geniş bir alana yapılmış büyük bir avlu, haçvari simetrik planlı bir mekân vardır. Şapel ve diğer mekânlardan oluşan yapı, tümüyle dikdörtgen yapılıdır.

Kilisede sadece şapelin tonozla örtülü üst yapısı sağlam kalmıştır. Diğer bölümlerin üstü açıktır. Şapel tavanı ve giriş mekânında boyalı freskler günümüze kadar sağlam kalmışsa da çok tahrip olmuştur. Bizans yapı tekniğinin güzel bir örneğidir. Tüm duvarlarda dört sıra tuğla kullanılmıştır.

Rum Kilisesi ve Yer Altı Galerisi: Merkez, Ada Mahallesi, Okulaltı sokaktadır. İki katlı olup tamamen düzgün kesilmiş kum taşından yapılmıştır. Birinci kat ön cephede iki demir kapı yer almaktadır. Kapılara iki basamaklı merdivenle çıkılmaktadır. Bu cephede demir parmaklıklı, yuvarlak kemerli ve eşit aralıklı üç pencere yer almaktadır. Kapı üstlerinin daha önceleri basık kemerli olduğu anlaşılmakta fakat kapı eşikleriyle birlikte onarım geçirdiği ve kemerin yok olduğu görülmektedir. Üst kata giriş batı cephesinden, birinci kat seviyesinden üç kademeli merdivenle sağlanmaktadır. İkinci katta güneye bakan, basık kemerli parmaklıksız üç pencere yer almaktadır. Saçak seviyesinde tuğlalarla oluşturulmuş testere dişi motifinde işleme bütün yapıyı sarmaktadır. Alaturka kiremitli, kırma çatılıdır.

Bizans Kilise Kalıntısı: Merkez ilçe, Kefevi Mahallesi, Fener Yolu üzerindedir. Kalıntılar, parselin güneydoğu cephesinde yaklaşık 25 x 20 m2’lik bir alanı kapsamaktadır. Apsis kısmında duvar örgü sisteminde kesme taş ve moloz taş kullanılmıştır. Yine apsiste duvar örgüsünde horasan harcı kullanılarak sağlam bir duvar elde edilmiştir. Apsis duvarında duvar üst seviyesinden 1 m aşağıda dört sıra düzenli kiremit örgü sırası yer almaktadır. Dört sıra kiremit örgü kuzeye göre daha az tahrip olmuş güney dış duvarda da yer yer görülmektedir. Apsis içerisinde, apsisin doğu duvarına bitişik duvar üst seviyesinden 1,5 m derinlikte, geç dönemde moloz taşlardan yapılmış bir fırın tespit edilmiştir. Fırın yapısından sadece temel taşları mevcuttur. Yapının kuzey cephedeki ana duvarındaki önemli ölçüdeki tahribat, ikinci kullanım duvarında kullanılan taş malzemenin bu bölümden kullanıldığına işaret etmektedir. Yine apsisin kuzey doğu kısmında sonra ki kullanımda kapatılmış 125 cm genişliğinden bir kapı veya nişin mevcut olduğu görülmüştür.

Paşalıoğlu Köyü Kilise Kalıntısı: Boyabat İlçesi, Paşalıoğlu Köyü – Dallıoğlu Mevkisindedir. 90 cm eninde, 1 m yüksekliğinde olan kilise duvar kalıntısının apsis kısmı “U” dönüşü yapmak üzere iken sonlanmaktadır. Söz konusu kalıntı 1 m uzunluğunda yassı taşlarla düzgün örülmüş duvar ile başlamakta, ancak apsis kısma olan bağlantı -daha önce yapılan tahribat sebebiyle 1,70 m uzunluğundaki taş ve toprak dolgu ile sağlanmakta ve bundan sonra apsis bölümü başlamaktadır. Kilise kalıntısının toplam uzunluğu 5,40 m’dir. Apsis bölümü duvarının dışa bakan kısmı moloz taş örgü ile inşa edilmişken içe bakan kısmında daha düzgün taşlar kullanılmıştır.

Sulu Kilise: Ayancık ilçesi, Çaylıoğlu Köyü, Usta burnu mevkisinde, köyün kuzeybatısında yer alan Sulu Kilise kalıntısı Çaylıoğlu – Maden yolunun hemen altında yer alır. Orman vasıflı arazinin kuzeybatı köşesinde yer alan tonozlu bir yapı kalıntısıdır. Yapı alanı kuzeye doğru alçalan arazinin üst kotunda kalmaktadır. Etrafı kazılarak tahrip edilmiş olan tonozlu mekânın içi kısmen su doludur. Bu yapının önündeki patika yol boşluğunda bulunan betonarme çeşme yapısının duvarlarında ve çevresindeki arazide mimari taş bloklar ve kiremit parçaları gözlenmiştir. Tonozlu yapıdan doğuya doğru, patika kenarında, devam eden ve bir sınır duvarı olabileceği düşünülen moloz taş örgülü kuru duvar izlerine rastlanmıştır. Sulu Kilise olarak adlandırılan yapı kalıntısının çevresindeki arazilerde de ağaçlıklar arasında moloz taş yığınları ve çatı kiremitlerinden oluşan başka yapı kalıntılarına rastlanmıştır.

Kiliseler

HAMAMLAR

Alaaddin Hamamı (Yukarı Hamam): Merkez, Camiikebir Mahallesindedir. Alaaddin Camisi yakınında bulunan hamamın duvarları moloz taş, üzeri ahşap olan soyunma yeri vardır. Bu kısımdan sağda bir kapı ile helâlara, solda bir kapı ile de 4 x 2,60 m ebatlarında olan soğukluk kısmına girilmektedir. Üzeri tonozlu olan soğukluk kısmından 4 x 5,50 m ebatlarındaki yıkanma salonuna varılmaktadır. Bu kısmın ortasında bir kubbe vardır. Buranın sağında üzeri kubbeli ve tonozlu 9 x 4,60 m ebatlarında olan bir halvet ile buradan geçilen ve arka tarafta bulunan 4 x 4 m ebatlarında diğer halvet bulunur. Bunların üzerleri de kubbelidir. Hamam, yapı malzemesi olarak moloz taşından yapılmıştır. Hamamın Hicri 667 - Miladi 1268 yılında Pervane Muinüddin Süleyman tarafından yaptırıldığı, Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün kaynaklarından anlaşılmaktadır.

Pervane Hamamı (Aşağı Hamam): Merkez, Camiikebir Mahallesi, Tuzcular Caddesi No:27'de bulunmaktadır. Güney – Kuzey konumlu olan yapı, müştemilatı ile birlikte geniş bir alana yayılmış olup üzeri kubbe, tonoz ve kiremitle örtülüdür. Ana mekân soyunma salonu ve külhan kısmı; yapıda genel olarak moloz taş kullanılmış olup bazı yerlerinde kesme taş kullanılmıştır. Sıcaklık (ana mekân) soyunma salonu arasında güney – kuzey yöneltisinde dikdörtgen planlı, üzeri beşik tonozla örtülü genişçe bir sahanlık (soğukluk) vardır. Soğukluk kısmının solunda helalar mevcuttur.

Varoş (Yalı) Hamamı: Merkez, Yenimahalle, Yalı sokakta bulunmaktadır. Külhan üstü düz damdır. Diğer yapıdan daha yüksek olan avlunun çatısı yapılmış olup, açıktır. Dış cepheler kesme taşlarla kaplanmış, iç duvarlar tuğla ve molozla örülmüştür. Yapının dış duvarları kaplama, düz kesme taşlarla işlenmiştir. Arada devşirme mermer parçalar ve bunun yanı sıra bazı kesimlerde moloz taşlarda görülmektedir. Üst yapı horosanla işlenmiş olup, ortada bir büyük, 5 yanında biraz küçük ve güneydoğu kısmında daha küçük bir tane olmak üzere toplam 7 kubbe ile örtülmüştür. Tonozlar üstünde de 2 küçük kubbe vardır. Soyunma yeri ya da giriş avlusunun üstü ahşap çatı ile örtülü olduğundan yıkılmıştır. Soyunma avlusuna ana yapıdan yapılış dönemi itibariyle ayrılmaktadır. Kuzey cephede bu iki bölüm arasında bağlantı yoktur. Batı yanda yer alan külhanın dışta, yerden tavana dek uzanan tuğla örgülü kemerli kapısı bulunmaktadır.

Hamamlar

KÖPRÜLER

Bizans Köprüsü: Merkez, Çiftlik Köyü – Sazlı İmam Mevkisindedir. 20 m uzunlukta, 3,65 m genişliktedir. Köprü doğu batı konumlu 5,20 x 3,65 m ebatlarında iki ayak üzerine oturtulmuş tek kemerlidir. Kemer kısmı iri yontulmuş taşlarla çok az harç kullanılarak yapılmıştır. Üzerindeki korkuluk tamamen düşmüş olup, köprü bugün yayaların kullanabileceği durumdadır. Köprü deniz dalgalarının tahribatına maruz kalmıştır.

Köprüler

ÇEŞMELER – SU SARNIÇLARI

Şehitler Çeşmesi: Boyabat İlçesi, Meydankapı Mahallesindedir. Zeminde kuzey ve batı cepheleri birleştiren köşelerde kurnalar arasındaki oluk ya da kanaldan sonra anıtın zemin kaidesi ve bir silme meydana getirilmiş olup bundan sonra kesme taş sırası gelmektedir. Dört cepheyi çevreleyen bir silme ve üzerinde ortaları göbekli ve çevresinde dörder yaprak süslemelidir. En üstte köşelere küçük birer küre konmuş olup kuzey ve doğu cephelerini birleştiren köşedeki küre yok olmuştur. Tavan örtüsü kubbelidir. Üzeri çinko ile kaplanmıştır. Kubbe üzerinde sekiz adet çıta şeklinde yükselti dikkati çekmektedir. Çeşmenin üzerine konduğu ayna taşı ortada ve tektir. Dört sıra yazıt altında beşinci sırada yalnız tarih vardır. Yazıtın iki yanında stilize yapraklar içinde iki silme ile çevrilen oval alanlar içinde tuğla ve sağ yanında 2 goncalı gül dalı yer almaktadır. Tuğra, tarih ve yazıtlar kazınmıştır.

Emir Şehabettin Ağa Çeşmesi: Camiikebir Mahallesindedir. Vezir Tavaslı Şahinoğlu Şehabettin Ağa tarafından 1430 yılında yaptırılmıştır.  Şehrin güneyinde, Tersane’den Kaleyazısı’na giden Tuzcular Caddesi üzerindeki “Aşağı Hamamın” kuzeydoğu köşesinin karşısında, cephesi Tayboğa aralığı sokağına bakan; Kemerli bir bölümden sonra içeri çekilmiş çeşme yüzeyi gelmektedir. Yüzeyden yüksekçe olan yazıt 45 cm çapında daire bir alan içinde 5 satır olarak yazılmıştır. Yazısı çok girift ve ince bir nesihtir. İçi hazne şeklinde boştur. Duvar, dış görünüşüyle taşla örülmüş üstü tonozla örtülmüştür. Duvardan tonoza geçiş ince tuğlalarla sağlanmış olup, en tepede, kilit taşı görünümünde bir taş sırası bulunmaktadır. Dış köşelerde ve çeşitli bölümlerinde yıkılma, kırılma ve tahripler görülebilmekte olup, susuz ve kullanılmaz durumdadır.

Kethüda Mehmet Ağa (Balat) Çeşmesi: Ada Mahallesi, Kemalettin Sami Paşa Caddesi üzerindedir. İki sokağın kesiştiği köşede yapılmış, iki yanı ve üstü özellik göstermeyen kalker kesme taşlardan yapılmış tek cepheli çeşmedir. Yazıt ve ön kısmında kurnası vardır. 3,5x3.0 m boyutlu olup Kethüda Mehmet Ağa tarafından yapılmış olduğu yazılmış olsa da tarihinin sol yanındaki rakamlar kırılmış ve sadece sağdan “88” sayısı kalmış olduğundan yapım tarihi anlaşılamamaktadır. Cephe ortada tepeye kadar uzanan sivri kemerli olup, kemer ayakları silmelerle süslenmiştir. Yazıt kemer ortasında küçük dikdörtgen alanda ve kalker üzerine kazınmıştır. Ön kısım ve zemin devşirme taş döşemelidir.

Aslan Çeşmesi: Meydankapı Mahallesi, Aslan Sokaktadır. Hicri 688 - Miladi 1289 yılında Osman Oğlu İbrahim tarafından yaptırılmıştır. Üç yol ağzında, meydanda, meydanın bir köşesinde harabe halinde bir çeşmedir. Şehrin kuzeyinde, eskiden var olduğu bilinen Arslan Camisinin güneybatısında yapıldığı bilinmekte olup, bugün 3 yol ağzındaki meydanın bir köşesinde harabe halinde kalmıştır. 2.80 X 3. 60 m boyutludur. 2 yazıtı vardır. Devşirme ve küçüklü büyüklü taşlarla yapılmış, içi boş ve bugün kullanılmaz durumdadır. 4 cepheli meydan çeşmesi olarak yapılmıştır. 1745 yılında Boyabatlı Durmuş Molla tarafından onarımı yaptırılmıştır.

Fışkıran Çeşmesi: Camiikebir Mahallesi, Fışkıran Sokaktadır. 1493 yılında yapılmıştır. Dışı 3,50 x 3,50 m silmeyle belirlenen kısım ise 2,90 x 2,71 m boyutlu bir çeşmedir. Cephe çok harap durumdadır. Asıl çeşme kullanılmaz durumda olup, sonradan belediyece demir boru ile sağ yanına musluk takılmıştır. Silme üç sıra blok taş üzerinde olup, çeşme kısmı bu bloklardan aynı taşlara işlenmiştir. Silme niş içinde alt kısımda da devam eder, niş 2 küçük 2 büyük 4 dizi bloklarla oluşturulmuş olup, üsteki blok ortasında üst kısmı dış süslemeyi andıran biçimde yuvarlatılmış 3 silme ile çevrelenmiş 3 sıra yazıtlı mermer yazıt bulunmaktadır. Altta ise kare bölüm ortasında silmelerle yükseltilmiş, üst köşeleri yuvarlak ve ortada sivrilen mermer ayna taşı bulunmaktadır. Ayna taşı ortasında üst üste iki büyük delik kalmıştır.

Bekir Paşa Çeşmesi: Merkez Ada Mahallesi, Kemalettin Sami Paşa Caddesinde bulunmaktadır. Kesme taşlarla yapılmış, cephesi 50 x 100 cm boyutunda, orta kısmı yazıtlı, üstü düz, yanlar süslemesiz, içinde su haznesi boşluğu bulunan küçük bir çeşmedir. İki sokak birleşiminde köşede tek cepheli olarak yapılmıştır. En üstte üç dar bir geniş silmelerle süslü saçaklık yüzeyden biraz taşkındır. Cepheye oturtulan mermer ayna taşının üst kısmı yuvarlak olup ortasında sekiz köşeli yıldız bulunur. Yıldız uçları dilimlerle süslenmiş, yazı alanının iki ucu yuvarlatılmış, yazıt dört tam bir yarım olmak üzere beş satırdır. Cephenin solunda yan duvarın üst kısmında demir bir kapak iç hazne kısmına açılmaktadır. Boş olan bu bölümün altta kalan 1/3 olan kısmı sıvalı, üst kısım ise sıvasızdır. Sıvasız bölümde tuğla örgü görülmektedir. Çeşmenin sol yanından kurnaya yönelik kör tıpa ile tıkanmış su borusu bulunmaktadır. Muslukları alınmış olan çeşme bugün kullanılmamaktadır.

Eski Vali Konağı Çeşmesi: Merkez, Meydankapı Mahallesinde bulunmaktadır. Kare planlı, beton sıvalı, kullanılır durumdadır. Meydan Çeşmesidir. Çeşmenin hemen her yüzü kalın bir sıva tabakasıyla sıvanmıştır. Belki bu sıva tabakası altında bir yazıtın olabileceği ihtimali kuvvetlidir. Doğu ve Batı yüzlerde muslukları bulunmaktadır. Doğu yüzü belirtildiği gibi sıva tabakası altında kaldığından esas mimari karakteri görülememektedir. Ana yüz sıva ile dikdörtgen bir niş içerisine alınmıştır. Bu yüzdeki musluk hizmettedir. Batı cephesinde köşelerde iki adet sütuncuk vardır. Sütuncuklar kaide arasında stilize yaprak motifi ile işlenmiştir. Başlıklar da aynı şekildedir. Cephenin alt kısmında yatay olarak yerleştirilmiş ortası oval, köşeleri yine stilize yaprak şeklinde kabartmalı dikdörtgen ayna taşı vardır. Tam ortadaki musluk yeri kapatılmıştır. Bütünüyle kesme taştan yapılan çeşme, sonradan kalın bir beton sıva ile kapatılmıştır.

Saray Çeşmesi: Merkez, Meydankapı Mahallesi, Ergül Sokak Avcı Aralığı köşesindedir. Cephesi güneyde, birbirine bitişik sivri kemer süslemeli, hazneli, sol yanı yıkılmış bir çeşmedir. Candaroğulları devrinde yapılan Saray Camisinin kuzeyinde, birbirine bitişik iki çeşme yer almaktadır. Yazıtları olmadığından yapım tarihleri bilinmemekte ve aynı zamanda önemli bir mimarisi bulunmamaktadır. Cephe genişliği 4,60 m olan çeşmelerin yüksekliği 2,75 m ve derinliği 3,40 m’dir. Kemer içi çeşme alanları daha çukurdur. Sağdaki çeşme kapatılmış olup, kullanılmaz durumdadır. Ortada sağ tarafında tas koymak için bir oyuk rafı vardır. Soldakinin kesme kaplama taşlarının üst ortası ve sol yanı kemere kadar yıkılıp dökülmüştür. İki oyuk arasında demir kapaklı depo girişi bulunmaktadır. Kuzeye doğru eğimli düz damın üstü yerel karakter gösteren düz yassı taşlarla kaplanmıştır.

Osmanlı Çeşmesi: Boyabat İlçesi, Gökdere Mahallesi, Poyraz Sokak köşesindedir. Çeşmenin çevresi oval taş silme ile çevrilmiştir. Silmelerin çevirdiği alan içinde kemerli niş oluşturulmuştur. Oluşturulan sivri kemerli nişin içinde yüksek kabarma tekniğinde işlenmiş ayna taşı bulunmaktadır. Ayna taşındaki işlemede mimari ve bitkisel motifler yer almaktadır. Musluk kısmı kırılmış olup çeşmenin suyu kesiktir. Sivri kemerli niş üzerinde mermer plaka üzerinde 3 satır Osmanlıca yazıt yer almaktadır. Çeşmenin tekne kısmı bulunmamaktadır.

Ada Çeşmesi: Merkez, Ada Mahallesindedir. Çeşme kesme kireç taşından yapılmış, ayna kısmında yüksek kabartma olarak 8 kollu yıldız motifine yer verilmiştir. Çeşmenin önünde dikdörtgen kesme taştan yapılmış tekne (yalak) kısmı bulunmaktadır. Çeşmeye sonradan tuğla ile yükseltilmeye çalışılmıştır.

Yenikonak (Otmanlı) Çeşmesi: Ayancık İlçesi, Yenikonak Köyündedir. Çeşmenin üzerinde daha sonradan yapıldığı belli olan ahşap direklerin taşıdığı bir çatı yer almaktadır. Üzeri yöresel kayrak taş döşeli kırma çatılıdır. Çeşmenin 3 cephesinin (kuzey-güney-batı)üst kesitinde yaklaşık 15 cm ölçülerinde dışa doğru çıkıntı yapan işlemesiz düz silme mevcuttur. Yapının kuzey güney ve batı cephesinde olmak üzere 3 adet musluk (lüle) yer almakta olup bunlardan 2 tanesi akar haldedir. Kuzey ve güney cepheleri kemerli niş olarak yapılmış olan çeşmenin kuzey cephesi basit yüksek kabartma olarak yapılmış olan ayna kısmı tahrip edilmiş olmasına rağmen, kemerli nişin hemen üstünde sağlı sollu yüksek kabartma olarak yapılmış karşılıklı duran iki aslan (köpek) figürü yer almaktadır. Kuzey cephesinin tekne kısmı tahrip olmuştur. Batı cephesinde kemerli niş bulunmamakla beraber bu alanda her hangi bir süsleme ve işleme bulunmamaktadır. Bu cephede musluk (lüle) tekne (yalak) bulunmaktadır. Çeşmenin güney cephesinde kemerli niş mevcut olup ayna taşı yüksek kabartma olarak yapılmıştır. Güney cephe ile batı cephenin kesiştiği alanda kaba olarak işlenmiş testi seti yer almaktadır.

Sarımsaklı (Hacı Ramazan) Çeşmesi: Merkez, Kaleyazısı Mahallesindedir. Tek cepheli, dört sıra kesme taşla yapılmış, kenar kısımları düz ve oyuk silmeli, ayna taşının kırık yerleri betonla sıvalı olup, körlenmiş bir çeşmedir. Doğu-batı konumlu, 2,60 x 2,00 m boyutlarında meydan çeşmesi olarak yaptırılmıştır. Çeşmenin üzerine sonradan konut yapılarak üç yanı tamamen konutun iç kısmında kalmıştır. Sadece sokağa bakan ön cephesi açıktadır. Cephe kısmı tamamen iri kalker, kesme taştan yapılmış olup kenar kısımları düz ve oyuk silmelerle çevrelenmiştir. Ayna taşı sivri kemer şeklinde yapılmış bir niş içerisindedir. Ön cephede tam orta yerinde iki sıra kitabesi vardır.

Reci Çeşmesi: Merkez, Yenimahalle, Varilci Sokakta bulunmaktadır. Kesme taşlardan yapılmış köşe çeşmesidir. İki cephesi, üzerine, sonradan yapılan evin içine alınmıştır. Aslında meydan çeşmesi olarak yapılmıştır. Kuzey cephede köşelerde dikdörtgen kaideler üzerine gömme payeler oturtulmuştur. Payeler kademeli başlıklarla saçağa birleştirilmiştir. Payeler üzerinde arşitrav ve onun üstünde de diş kesimi yapıyı çevreler. Cephede üst ortada kare bir yazıtı bulunmaktadır. Yazıt taşının köşelerinde altıgen yıldız motifi işlenmiştir. Altta aynı hizada köşelerde yaprak kabartmaları, ortasında musluk bulunan kare bir taş vardır. Batı cephede mimari özellik bakımından kuzey cephenin aynıdır. Üstte iki satırlık 1908 tarihini taşıyan yazıtı, altta yine akmayan musluğu vardır.

Yeşilköy Su Sarnıcı: Boyabat İlçesi, Yeşilköy – Teslim Mevkisindedir. Yapı kalıntısı tonozlu, kemerli bir girişe sahip, artı planlı bir su sarnıcı olup, Geç Roma Döneminde yapılmıştır. Yapının daha sonraki dönemlerde de kullanım görmüş olması da kuvvetle muhtemeldir. Yapının duvarlarında kullanılan taşlar yöresel say taşlarıdır. Artı planlı olarak yapılan bu su sarnıcının bir cephesi giriş olarak kullanılmış, diğer cepheler kemerli nişli olarak bırakılmıştır. Kuzey nişten güney nişe uzunluk 4,30 cm’dir. Nişlerin genişlikleri ise 2 metredir. Yapı zemininin kaçak kazılar nedeniyle aşırı derecede tahrip edilmiş olmasından dolayı, zemin kaplaması ile ilgili bir fikir edinilememiştir.

Çeşmeler ve Su Sarnıçları

TARİHİ YAPILAR

Tarihi Cezaevi: Sinop’un 1214 yılında Anadolu Selçukluları tarafından fethedilmesinden sonra Sultan İzzeddin Keykavus’un emriyle bir iç kale yaptırılmıştır. İç kale, Sinop Kalesi’nin batı cephesinde batı surlarına paralel kuzey-güney yönünde uzanan bir sur bedeni yapılarak meydana getirilmiş ve bu surlar inşa edilirken Helenistik, Roma ve Bizans dönemine ait pek çok mimari parça (sütun, sütün başlığı kitabe vb) devşirme malzeme olarak kullanılmıştır. İç kalede 11 adet burç bulunmaktadır. Denize hâkim güney bedendeki sur duvarları 18 m, burçlar ise 22 m yüksekliktedir. İç kale, yapılışından itibaren aynı zamanda tersane olarak kullanılmıştır. Tersaneye ait iki büyük kemer sonradan kapatılmış olsa da güney bedende hala görülebilir durumdadır. Selçuklu Dönemi’nden itibaren uzun süre tersane olarak kullanılan İç kalenin burçları 1560 yılından itibaren zindan olarak da kullanılmaya başlanmıştır. İç kale içindeki cezaevi 1882 yılında Mutasarrıf Veysel Paşa zamanında yaptırılmıştır. Tarihi cezaevi kuzey-güney konumlu, U planlı bir yapıdır. Kesme taştan yapılmıştır. Her bölümü yüksek avlu duvarları ile birbirinden ayrılmış bulunan üç kısımdan oluşmaktadır. Birinci (kuzey) ve ikinci (orta) kısımlar 2 katlı, üçüncü (güney) kısım zemin +2 katlıdır. Yapıda 28 koğuş bulunmaktadır. İç kale içerisinde ek olarak, cezaevi binasının güneydoğu cephesinde bulunan bölümde cezaevi ile aynı tarihte yapılmış olan bir hamam, cezaevinin kuzey cephesinde kalan bölümde 1939 yılında yapılan Çocuk Islahevi ve İçkale surlarının doğu cephesine bitişik olan iş atölyeleri bulunmaktadır. 1996 yılında tamamen boşaltılarak Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilmiştir. 2000 yılından itibaren ziyarete açılan cezaevinin restorasyonunun yapılması ve bir kültür kompleksi haline dönüştürülmesine yönelik çalışmalar devam etmektedir.

Pervane Medresesi: Medrese, Alaaddin Cami avlu kuzey girişinin karşısında bulunmaktadır. 1262 yılında şehrin ikinci defa alınışı anısına Selçuklu Veziri Muinüddin Süleyman Pervane tarafından yaptırılmıştır. Kuzey-güney konumlu yapı dikdörtgen planlıdır. İki eyvanlı, açık avlulu medrese tipinin güzel bir örneğidir. Girişi tamamen mermerden yapılmış, süslü anıtsal bir kapı şeklindedir. Giriş eyvanının her iki cephesinde birer oda vardır. Avlunun ortasında sekizgen bir şadırvan bulunmaktadır. Avlunun doğu ve batı cephesinde kuzey-güney konumlu uzanan ve üçer sütuna oturan kemerli revaklar yer almakta, revakların gerisinde beşerden on adet küçük oda bulunmaktadır. Her hücrenin içerisinde birer ocak ve sokağa bakan büyük penceresi mevcuttur. Giriş eyvanının tam karşısında bulunan ana eyvanın önü kapatılmış ve oda haline getirilmiştir. Üzerinde bulunan kitabeden bu değişikliğin 1889 yılında, Mutasarrıf Faik Bey zamanında yapıldığı anlaşılmaktadır. Ana eyvanın solunda muhtemelen kışlık dershane olarak kullanılmış bir oda bulunmakta, sağındaki avluda ise Pervaneoğulları’nın son hükümdarı Gazi Çelebi ve kızının kabirleri yer almaktadır. Yapı, orjinalinde düz toprak damlıdır. Sonradan dışarıya doğru meyilli ve alaturka kiremitle kaplı ve kirpi saçakla biten çatı yapılmıştır. 1932 ile 1970 yılları arasında Müze olarak görev yapan ve günümüzde Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün malı olan Medrese; 2002 yılında Kültür ve Turizm amaçlı kullanılmak üzere Sinop Valiliği’ne tahsis edilmiştir. Sinop Valiliği’nce Sinop’a özgü el sanatları ve mutfağı ile ilgili kişilere tahsis edilerek çarşı haline getirilmiştir.

Durakhan: Selçuklu Veziri Müinüddin Süleyman Pervane tarafından 1265 yılında yaptırılmıştır. Durağan ilçe merkezindedir. Ortada bir avlusu ve avlunun etrafında 13 odası bulunmaktadır. İç Anadolu ile Karadeniz bölgeleri arasındaki ticaret yolu üzerinde bulunan ve yöre halkı ve yolcular tarafından Durak Han olarak adlandırılan han, bu konumu itibariyle her dönem önemli bir konaklama merkezi olmuştur. Günümüzde aslına uygun olarak restore edilmiştir.

Taş Han: Merkez Lala Köyündedir. Sinop – Gerze yolunun 20. km’sinde bulunan tek odalı taştan yapılmış tonozlu bir yapıdır. Dikdörtgen planlı olan yapının tümü moloz taşlardan harç kullanılarak yapılmıştır.

Taypaklı Han: Merkez, Taypaklı Köyü – Karatefnelik Mevkisindedir. Tek odalı taştan yapılmış olan yapının üzeri yuvarlak tonozla kapatılmıştır. Söz konusu yapı bir Osmanlı hanıdır. Kuzey güney konumlu olan han, 13,44 x 6,44 m ölçülerinde dikdörtgen planlı ve tümü moloz taşlardan harç kullanılarak yapılmıştır. Hanın yan duvarlarında ahşap hatılların geçtiği oyuklar görülebilir durumdadır. Genel olarak sağlam olan hanın, ön cephesi büyük oranda yıkılmış olduğundan kemerli girişin büyük bölümü ile kitabelik kısmı mevcut değildir. Doğu duvarının girişe yakın kısmında kökleri hanın iç bölümünde bulunan bir ceviz ağacının gövdesi burada açılmış olan boşluktan dışarı doğru uzanmaktadır.

Kervansaray Kalıntısı: Merkez, Kaleyazısı Mahallesindedir. Doğu-batı konumlu, birbirine bitişik ince uzun dikdörtgen planlı ve tonozla örtülü 2 mekândan meydana gelmiştir. Kuzeydeki mekânın girişi doğu yanındaki dar sokaktan olup, güneydeki mekânın meydan sokağına bakan cephesine dükkânlar yapılmış, bölümlere ayrılıp depo olarak kullanılmaktadır.

Yakupağa Konağı: Gerze İlçesinde olup sivil mimari örneklerinden biridir. Yapının tüm pencereleri giyotin çerçevelidir. Üzeri kırma çatı olup olukluk kiremitle örtülüdür. İç kısımda odaların tavan ve duvarları çok zengin bir süslemeye sahiptir. Çeşitli renkte çiçek ve geometrik motifler tüm tavanı, dolap kapılarını ve duvarları süslemekte olup eşsiz sanat eserleridir.

Zemin kat kısmı sonradan yapılan değişikliklerle dükkân şekline dönüştürülmüştür. Yapının ön cephesi dört cumbalıdır. Cumbaların kenar kısımları ve kat bölmeleri silme tahtalarla çevrelenmiştir. Dördüncü katın orta kısmında küçük bir balkon bulunmaktadır. Balkon ahşaptan yapılmış, işlemeli 2 sütuncuk üstüne oturtulmuş üçgen alınlıklı küçük çatı örtülüdür. Ön cephede, cumbaların ara kısımlarında ve balkon kısmında sıva üzerine yağlı boya ile yapılmış bitkisel motifler görülmektedir. Binanın iç kısmında odalarda ve salon kısımlarında da sıva üzerine yapılmış resimler vardır. Binanın doğu ve batı cephelerinin büyük kısmında sıvalar dökülmüştür. Bağdadi olarak yapılmış olup yapının üzeri kiremit çatı ile örtülüdür.

Ahmet Muhip Dıranas Evi: Erfelek ilçesi, Emine Mahallesi, Salı Köyündedir. Kuzey güney konumlu olan ahşap ev, temel kazınmadan kesme taş bloklar üzerine kuruludur. Ev kuzey cepheden tek kat, güney cepheden iki katlı bir görünümdedir. Kuzey cephede boydan boya bir balkon ve giriş kapısı mevcuttur. Doğu ve batı cepheleri iki katlı ve ikinci katlarında birer balkon batı cephesi birinci katta, bahçeye açılan bir teras ve giriş kapısı vardır. Evin içinde, girişte geniş bir salon, mutfak, banyo, tuvalet ve şairin çalışma odası; ikinci katta 2 adet yatak odası bulunmaktadır. İkinci kata evin içinden ahşap trabzanlı bir merdivenle çıkılmaktadır. Pencereler dikdörtgen çerçeveli olup, bir kısmında tek kanatlı ahşap panjurlar mevcuttur. Çatı Marsilya kiremidi kaplıdır. Evin içinde ve dışında tamamıyla ahşap malzeme kullanılmış, bu parçalar çivi kullanılmadan birbirine geçmeli olarak yerleştirilmiştir. İçinde ve dışında herhangi bir süsleme mevcut olmayan konut, yapısal özellikleri itibariyle Sinop merkez ve köylerdeki sivil mimarlık örnekleriyle benzerlik göstermektedir.

Dr. Rıza Nur İl Halk Kütüphanesi: Şehrin güney sahilinde, 1500 m²’lik alan içinde 350 m² alanı kapsayan, 1902 yapım tarihli, kıyıya hâkim ve uzaktan dikkati çeken, zeminle birlikte 3 katlı bina, Türkiye Yunanistan arasında yapılan göçmen mübadelesi sırasında Hazineye kalan, 2 Rum kardeşin evidir. Dr. Rıza Nur Bey tarafından satın alınarak 9 Ekim 1924 Cuma günü Kütüphane olarak açılmıştır. Vakıflar Genel Müdürlüğünce 1988–1989 yıllarında onarım, bakım ve restorasyonu yapılmıştır. Bina, Vakıf binalarından olduğundan, Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait olup, kullanım hakkı Dr. Rıza Nur tarafından Kütüphaneler Genel Müdürlüğüne, kütüphane olarak kullanılmak üzere tahsis edilmiştir.

Cumhuriyet İlkokulu: 1923 yılında, İnas Mektebi (Kız Okulu) olarak inşaatının başlatıldığı 1928 yılında Rüştiye olarak eğitim ve öğretime geçen okul, 1935 yılında İlkokul olarak faaliyete geçer. Kuzey-güney konumlu, dikdörtgen planlıdır. Duvar örgüsünde kullanılan taş malzeme günümüzde sıva ile kapatılmıştır. Zemin kata açılan büyük kapıdan girildiğinde sağda ve solda koridorlar, önde ise ortada birleşerek ikinci kata çıkan sağlı sollu, ahşap merdivenler vardır. Katlar birbirinin simetriği olup, altışar bölümlüdür. İlköğretim Okulu olarak Milli Eğitim Bakanlığı'na tahsislidir.

İnönü İlköğretim Okulu: Boyabat İlçesi, Kumluk Mahallesi, İnönü caddesinde bulunmaktadır. Yapı zeminde bir metre kadar kesme taştan, üzeri ise moloz taştan yapılmıştır. Yapının dış yüzeyleri pembe boyalı, pencere ve duvar köşeleri beyaz boyalıdır. Simetri hâkimdir. Pencereler kare ve dikdörtgen formunda ve yuvarlak kemerlidir. Giriş kapısı yapının ortasında yer alır. Üzerine balkon yerleştirilmiştir. Taban sonradan betonla kaplanmış, tavan ahşaptır. Koridorun iki yanına sınıflar dizilmiştir.

Şehir Kulubü Binası: Boyabat İlçesi, Meydankapı Mahallesindedir. Su basmanın duvarları moloz taş ve tuğla örgülü olup üzeri betonlaşmıştır. Su basmanla yapı arası geniş ahşap silmelerle belirlenmiştir. Giriş güneyden sekiz basamaklı kesme taş merdivenle ve çift kanatlı ahşap kapı ile sağlanmıştır. Yapıda simetri hakimdir. Kare planlı olan yapının giriş cephesinde köşelerde beşgen yüzeyli birer hacim yapının ana planından yanlara çıkıntı oluşturmaktadır. Yapının tüm cepheleri bağdadi tekniğinde üzeri kireç sıvalıdır. Beşgen çıkmaların pencereleri giyotin çerçeveli olup yapının diğer pencereleri çift kanatlıdır. Esas yapının çatısı çadır çatı olup, ortasına soğan başı biçimli süsleme unsurları yerleştirilmiştir. Üzeri alaturka kiremit örtülü, kırma çatılıdır.

İl Jandarma Alay Komutanlığı Binası: Merkez, Meydankapı Mahallesi Atatürk Caddesinde bulunmaktadır. Kuzey-güney konumlu, dikdörtgen planlı olan yapının dış duvarları tamamen kesme taştan yapılmış, pencere üstlerinde kabartma şeklinde kare taşlarla bir friz oluşturulmuştur. Binaya giriş doğu ve güneydeki kapılarla sağlanmış olup doğudaki üst kata ait olan kapıya sağdan ve soldan 14’er adet taş basamaklı merdivenle çıkılır. Yapının ara bölme duvarları bağdadi tekniği ile yapılmış üzeri harçla sıvanmıştır. 1922–1923 yılları arasında Jandarma Binbaşı Nurettin AKBAL tarafından devlet bütçesinden para almaksızın şahsi teşebbüs ve mahalli halkın yardımıyla yapılan bina, 1986 yılına kadar İl Jandarma Alay Komutanlığı binası olarak kullanılmıştır. Günümüzde İl Jandarma Komutanlığı’nın misafirhanesi ve gazinosu olarak hizmet vermektedir.

PTT Binası: Meydankapı Mahallesi, Tersane Caddesi üzerindedir. Sinop’ta yaşayan azınlıklar tarafından ne zaman yapıldığı belli olmayan yapının, lise olarak yaptırılıp kullanıldığı ve bazı kaynaklara göre de Ruslarca inşa edilip, bir müddet Rus elçiliği olarak kullanıldığı söylenmektedir. İki köşede çıkıntılı dikdörtgen planlı, kuzey-güney konumlu, kuzeyde anıtsal, batı ve güneyde tali girişleri olan, zeminle birlikte 2 katlı, ana cephe simetrik, dış duvarlar kesme taşlarla, iç bölümler ahşap örtülü, pencere çevreleri mermer süslemeli, çatı kiremit kaplı bir yapıdır. Mutasarrıf Zihni Bey tarafından onarımının yaptırıldığı, 1913 yılında PTT'ye devredilen ve uzun yıllar PTT merkez binası olarak kullanılan binanın ön cephe özellikleri korunarak onarımı yapılmıştır. Ancak ön cephesinin köşe çıkıntıları, pencere ve kapı silmeleri de dâhil boyanmış, bu da onarımdan sonraki görünümü bozmuş, mermer silmeleri ve yapı köşelerini belirsiz hale getirdiğinden kazınması istenmiştir. Bina şu anda Atom Enerjisi Kurumu Bilgi Merkezi olarak kullanılmaktadır.

Kültür Merkezi: Merkez İlçe, Yenimahalle, Okulak Sokak No:4 bulunmaktadır. Yapı sonradan restore edilmiştir. 1899 yılında yapılmıştır. Rumlar tarafından ilkokul olarak yapılan ve Cumhuriyetin ilanına kadar da okul olarak kullanılan bina, Cumhuriyetin ilanından sonra yapılan mübadelede Rumların Sinop’tan ayrılması üzerine Ada Mektebi adı altında İlkokul olarak hizmete devam etmiştir. Rumlar tarafından Kız Mektebi, onların mübadelesinden sonra Erkek Yetiştirme Yurdu, daha sonra Kız Öğretmen ve daha sonra da Kız Yetiştirme Yurdu olarak kullanılan bina, 1984 yılında boşaltılmış, 1988 yılı Mayıs ayında Kültür ve Turizm Bakanlığı’na, Kültür Merkezi fonksiyonu verilmek üzere tahsis edilmiştir. 1990–1993 yılları arasında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca dış özelliği aynen korunarak restore edilmiştir. Kültür Müdürlüğü, Kültür Merkezi Müdürlüğü ve D.G.S galerisi olarak hizmet vermektedir.

Eski Hükümet Konağı (Adliye Binası): Merkez, Meydankapı Mahallesi, Sakarya Caddesinde bulunmaktadır. Doğu Batı konumlu dikdörtgen planlı zemin katla birlikte iki katlı, üzeri kiremitle örtülü bir binadır. Ön Cephe: Bu cephenin tam orta yerinde zemin kata açılan çift kanatlı ve kemerli ahşap büyük bir kapı bulunmaktadır. Kapının üst kısmındaki sahanlığa 9 taş basamakla çıkılmaktadır. Sahanlığın üst kısmı ise 2 büyük mermer sütun üzerine oturtulmuş birinci kat çıkması ile örtülüdür. Ön cephenin kat bölmeleri ve kenar kısımlar silmelerle belirtilmiştir. Binanın bodrum kısmı depo olarak kullanılmaktadır. Yapının iç mekânında zemin katta büyük bir dikdörtgen salon ve 12 oda, üst katta ise büyük bir salon ve 16 oda bulunmaktadır. Bu yapının ön cephesinde yer alan merdiven kumtaşından yapılmıştır. Yapı, Osmanlı Döneminde 1907 yılında Mutasarrıf Tevfik Paşa tarafından yaptırılmıştır. Eski Hükümet Konağı olan yapı, şu an Adliye binası olarak kullanılmaktadır.

Liman Başkanlığı (Tophane Kumandanlık Dairesi): Merkez, Meydankapı Mahallesi, Rıhtım Caddesi No:3’de bulunmaktadır. Bu kata giriş kuzey ve güney cephelerinden birer ahşap kapı ile sağlanmıştır. 2. kat bağdadi örgülü olup üzeri kireçle sıvanmıştır. Bu kata giriş, korkulukla beton merdivenlerle çıkılan tek ahşap kapı ile sağlanmıştır. Alt katın çift kanatlı pencereleri demir parmaklıdır. Kırma çatılıdır. 1903 senesinde halkın yardımlarıyla, topçu kumandanı Binbaşı Abdülaziz Bey (Harbiye Nezareti Muhakemat Şubesi Müdürü İken 1918 senesinde vefat eden Miralay Aziz Bey’dir) tarafından Kumandanlık Dairesi olarak inşa ettirilmiştir. Liman Başkanlığı hizmet binası ve üst katı lojman olarak kullanılan yapı Denizcilik Müsteşarlığı’na tahsislidir.

Tahaffuzhane (Karantina Binası): Merkez, Ada Mahallesindedir. Hüseyin Hilmi’nin “Sinop Kitabeleri” adlı eserine göre Tahaffuzhane (Karantina) olarak kullanılan bu bina, Hicri 1308 – Miladi 1890/91 yılında o mevkide bulunan Nisi Köyü’nün istimlâkı ile tesis edilmiştir. Kuzey duvarı kalıntılarından ise eser yoktur. Ancak bu cephedeki duvarın toprak seviyesinden aşağıda temel kalıntıları olması ihtimali vardır. Deniz kenarında kalan güney duvarının temel yapısı net olarak görülebilmekte olup yapıda Sinop yöresine özgü volkanik kesme taş kullanılmıştır. Genel olarak yapıdaki duvar kalınlığı 2 m olup kalıntıların yüksekliği 140 cm ile 155 cm arasında değişmektedir. Güney duvar uzunluğu 27 m olup doğu ve batı duvarlarının uzunlukları ise simetrik olarak 9 m'dir. Bugün kalıntıları bulunmayan kuzey duvarının uzunluğu da diğer ölçülere uygun olarak 27 m olmalıydı. Denizden gelen bir saldırı sonucu yıkılmış olduğu düşünülen yapıda bulunan 6 adet açıklık belki de top yuvası olarak kullanılmıştı.

Saat Kulesi: Merkez, Meydankapı Mahallesi, Atatürk Caddesindedir. Cumhuriyet dönemi yapısıdır. Doğu surları üzerinde, Özel İdare Binasının güneyindeki burcun üzerinde kare planlı düzgün kesme taşlardan inşa edilmiştir. Burcun batısından çıkan taş merdivenlerle kuleye varılır. Giriş kapısı batıdadır. Dört yüzeyinde kare kadran bulunmaktadır. Bugün çalışmaz durumdadır. Kule üç katlıdır.

Tarihi Yapılar

MÜZELER

Sinop Arkeoloji Müzesi: Sinop'ta ilk müzecilik faaliyetleri 1921 yılında başlamıştır. Gerek etrafı surlarla çevrili ilin batısındaki nekropolünden gerekse şehir içindeki yapılaşma nedeniyle temel hafriyatlarından çıkarılan eserler, öncelikli olarak Mekteb-i İdadi' de muhafaza edilmeye başlanmıştır. 1932 yılında eser miktarının giderek artması sebebi ile burada bulunan eserler, Selçuklu Veziri Müinüddün Pervane tarafından yaptırılan (1262) Pervane Medresesi'ne nakledilmiş ve burada ilk müzenin çekirdeği oluşturulmuştur. 2001 yılında onarım ve yeni teşhir-tanzim çalışmaları nedeniyle geçici bir süre kapatılan müze çağdaş müzecilik anlayışı içerisinde onarımları gerçekleştirilerek 2006 yılı Nisan ayında tekrar hizmete açılmıştır.

TEŞHİR SALONLARI:

KORİDOR: Bu alanda sol cephede yüksek podium üzerinde heykel başları ve heykeller sergilenmektedir. Teşhirde sırayla Sinope Karadeniz Ereğlisi arasında MÖ 4. yüzyılda yapılan bir antlaşmayı içeren taş kitabe sergilenmektedir.

KÜÇÜK BULUNTULAR SALONU: Bu bölümde girişin sağını takip ederek, kronolojik bir sırayla, Sinop'ta bulunan İlk Tunç Çağından Bizans Çağı sonuna kadar bir dönemi kapsayan kap-kacak, madeni aletler, vazolar, pişmiş toprak heykelcikler, Serapis Mabedine ait pişmiş toprak mimari parçalar, cam eserler, mezar buluntuları ve benzeri eserlerin teşhiri yapılmaktadır. Bu bölümün ortasında zeminde, Meydankapı'da bulunmuş ve yedi adet Sanat Perisini ihtiva eden Mozaik Pano da teşhirin önemli bir parçasını oluşturmaktadır.

TAŞ ESERLER SALONU: Bu bölüm ölü kültüyle ilgili olup, Anadolu'nun en eski mezar steli örnekler (Arkaik Çağ) kronolojik olarak sergilenmektedir. Ayrıca bu bölümde yer alan ve bir mezar anıtına ait olduğu düşünülen mermer "Geyik Parçalayan Aslanlar" grubu ve bir denizciye ait Lahit görülmeye değer nadir buluntulardandır.

AMPHORA SALONU: 1994-2000 yılları arasında, Sinop Merkez, Karakum ve Demirciköy'de yapılan Türk-Fransız ortak kazılarında çok sayıda amphora üretim atölyeleri ve fırınları ortaya çıkarılmıştır. Kazılar Sinop'un Helenistik-Roma ve Bizans Çağında geçiminin büyük bölümünü amphora tuğla ve kiremit üreterek sağladığını ortaya koymuştur. Bu bölümde, Sinop'ta üretilmiş amphora örneklerinin yanı sıra, kazılardan elde edilen bilgiler doğrultusunda kısmen orijinal malzeme kullanılarak yapılmış bir Amphora Fırını teşhir edilmektedir. Ayrıca Sinop Amphoralarının ticari amaçlı yayılım alanını gösteren bir pano yer almaktadır.

SİKKE BÖLÜMÜ: Bu bölümde, Sinop'un ilk bastırdığı gümüş sikkelerden, şehir sikkelerinden, Ordu Definesi, Gelincik Definesi, Selçuklu Definesi ve Bizans Definesinden örnekler teşhir edilmektedir.

İKONA SALONU: 19. yy'da İlimiz ve çevresinde bulunan kiliselerden günümüze kaldığı tahmin edilen ikonaların müzeye nereden ve ne zaman geldiği bilinmemektedir. Sinop İkonaları, kestane ağacından yapılmış panolara alçı sıvanarak, bazılarında da bez alçı bir arada kullanılarak üzerine boya ve altın yaldızla yapılmıştır. Bu ikonalarda İsa, Meryem, Yahya ve diğer Aziz kişilerle birlikte dinsel olaylar anlatılmıştır. Sinop İkonaları, 19. yy Rus Kiliselerinde ve Kıbrıs'taki Rum Kiliselerinde yer alan ikonalarla büyük benzerlikler göstermektedir.

BAHÇE: Açık teşhirde genelde taş, mermer mimari eserler, mil taşları, mezarları, heykeller ve mozaikler yer almaktadır.

Etnografya Müzesi (Aslan Torun Konağı): Merkez, Kefevi Mahallesi Kemaleddin Sami Paşa Caddesi No:9'da bulunan yapı tipik bir 18. yy sonu konağıdır. Temel ve zemin katı moloz taş, ana katları ahşap karkas-tuğla karışımı olan yapı üç katlıdır. Ön cephesi caddeye, arka cephesi ise yapının bahçesine bakan konağa, cephe ortasında ışıklık pencereli cümle kapısından girilir. Ambar ve büyük hizmet bölümleri, mutfak, çeşme gibi mekân ve detaylarla ayrılmış olan zemin katta duvarlar moloz taşından inşa edilmiştir. Karanlık olan bu kattan üst katlara çıkan sağlı sollu merdivenin girişi ahşap olarak yapılmış geniş bir sivri kemer halindedir. Yanındaki dört katlı büyük Öküzoğulları Konağı gibi, cephelere yanlarda anıtsal çıkıntılar halinde yansıyan köşe odalarına sahip olan orta ve üst katlar orta sofalı, dört eyvanlı ve köşelerde birer köşe odalı simetrik plan düzeniyle benzer görüntüdedirler. Tüm duvarları ve iç bölmeleri ahşap olan bu katlarda zengin bir ahşap oymacılığı ile birleşen duvar boyamacılığı bir zamanlar bu konutun ne derece zengin bir görünüşe sahip olduğunu göstermektedir. Köşe odalarına geçit verecek şekilde pahlanmış kare alanlar halinde olan sofaların eyvan geçişlerinde ve merdiven başlarında zarif ahşap doğramalı korkuluklar ve direkler vardır. Ayrıca kemer aralarında ve tavan bordürlerinde vazo içinden çıkan çiçekler, demetler canlı bir konturlama ile ve barok renk tonlamasıyla romantik bir anlayışla yapıldıklarını gösterir. Selamlık olarak kullanıldığı sanılan orta kat süslemesi, harem olarak kullanılması gereken üst kata göre daha ölçülü ve taşralı bir karakter taşır. Bu katta kemercikli ve şeritvari dekorlu çıtalı bir ahşap kaplama tüm iç mekân ve oda duvarlarını kaplamakta, köşe odalarında sedir şekilleri ve çubukluk, kavukluk gibi rokoko kemerli detaylar bu kaplamanın meydana getirdiği ciddi loşluğu hareketlendirmektedir. Harem olarak kullanıldığı belirtilen üst kat, aynı simetrik planlama ile yapılmış, ayrıca diğer katlara göre kullanımına uygun bir renk ve aydınlık anlayışına nispeten çağdaş İstanbul Rokoko süslemesine yakın bir şekilde dekorlanmıştır. Bu katta bol pencere ile yeterli gelen ışığın oluşturduğu etkiyle de neşelenen mekân düzenlemesi, tavanlardaki zengin rokoko bitkisel kıvrımlı bordürlerle ve oda dolap kapaklarında ki renkli çiçek buketleriyle süslenmekte, köşe odalarındaki yuvarlak kemerli ve iç-dış bükey nişlerle canlı bir barok etkinin Sinop'un bu ünlü konağında yaşatıldığını göstermektedir. Bu ihtişamlı iç mekân etkisini zengin döşemeli Osmanlı yaşamı ve o zamanlar tüm deniz manzarasına açılan yapı ile birlikte düşünmek gerekir. Aynı tür barok kıvrımlanma, buruk bir neşeden kaynaklanan romantik etki ve manzaraya bu ihtişamla açılış, o dönem İstanbul’unda I. Abdülhamit'in Topkapı Sarayı harem dairesindeki odalarında daha zengin detaylı ve Avrupa rokoko üslubunda olmak üzere meydana getirilmiştir. Bu barok detaylama içinde bir köşe odasında görülen kırmızı damarlı mermer taklidi stukko uygulaması ise bu konakta çalışan usta ve nakkaşların 18. yy içlerinde başkent veya azınlık kökenli olarak Batı-Hristiyan etkilerini Sinop'un bu ayan konağına taşıdıklarını düşündürmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restore edilen konak bugün Etnografya Müzesi olarak hizmet vermektedir.

Müzeler
bottom of page