Rize
RİZE COĞRAFYA
Doğu Karadeniz Bölgesinde yer alan Rize, bölgenin en karakteristik özelliklerini gösterir. Anadolu'nun diğer bölgelerinden coğrafi yapısıyla olduğu gibi kültürel yapısı ile de ayrılır. Dik yamaçlı vadileri, doruklara ulaşılabilir dağları, buzul gölleri, zümrüt yeşili yaylaları, tarihi kemer köprüleri ve kaleleri, coşkun akan dereleri ile çok özel bir turizm beldesidir.
Yeri ve Sınırları
Rize kuzeydoğu Anadolu'da; Doğu Karadeniz kıyı şeridinin doğusunda 40OC-22- ve 41O-28- doğu meridyenleri ile 40O-20- ve 41O-20- kuzey paralelleri arasında yer alır. Batıdan Trabzon’un Of, güneyden Erzurum’un İspir, doğudan Artvin’in Yusufeli ve Arhavi ilçeleri ve kuzeyden Karadeniz ile çevrili olan Rize’nin göller hariç yüzölçümü 3920 km2’dir.
Yeryüzü Şekilleri
Doğu Karadeniz kıyı sıradağları yayının kuzey yamacında yer alan Rize toprakları genel ifade ile dağlık ve engebelidir. Ancak bu genel topografik durum dikey yönde bazı farklılıklar arz etmektedir. Bu nedenle Rize’nin topografyasını üç bölümde incelemekte fayda vardır.
1. Kıyı Şeridi ve Alüvyon Düzlükleri
Çok dar olan bu sahanın Rize topoğrafyası içinde ayrı bir yeri vardır. Kabaca 80 km uzunluğundaki kıyı şeridinin genişliği akarsu vadileri dışında ortalama 20 – 150 m arasında değişmektedir. Çok sayıda akarsu tarafından kesilen bu şeridin en geniş düzlüklerini taban seviyesi ovaları oluşturur. Tümüyle akarsuların getirdiği alüvyonlardan oluşan bu düzlükler akarsuların denize kavuştuğu noktadan itibaren içeriye doğru 500 – 600 m’ye kadar taban seviyesi ovası şeklinde 9 – 10 km’ye kadar da taraça düzlükleri şeklinde uzanırlar. Bu düzlüklerin kıyı boyunca olan genişlikleri ise yaklaşık olarak 200 m ile 1000 m arasında değişmekte olup hemen tamamı yerleşmeye sahne olmuştur. Bunlardan en geniş olanı Ardeşen ilçe merkezinin yerleşim alanını oluşturan Fırtına Deresi’nin taban seviyesi ovasıdır.
Yüksek kıyılar kategorisine giren Rize kıyıları genellikle sade bir görünüş arz eder. Kıyı çizgisi küçük boyutlu ve asimetrik girinti ve çıkıntılardan oluşur. Bütün burunların önüne kıyıdan 5 – 25 m hatta bazen 150 m uzaklıkta ve boyutları 5 – 10 – 15 m arasında değişen taş adacıkları mevcuttur. Diğer taraftan karayolunun inşası sırasında geniş ölçüde tahrip edilmiş olmasına rağmen yer yer taraça ve falezlere de rastlanmaktadır.
2- Derin Vadilerle Yarılmış Dağlık Saha
Topografya kıyı düzlüğünün hemen gerisinde arızalanmakta ve yükselti birdenbire 150 – 200 m’yi bulmaktadır. Buradan itibaren arazi giderek daralan akarsu vadileri tarafından derin bir şekilde yarılmıştır. Gerek ana akarsular ve gerekse bu akarsuların orta çığırları boyunca aldıkları sayısız kollar araziyi şiddetle aşındırmış ve çok arızalı bir görünüş kazandırmıştır. Keskin ve birbirine yakın sırtlar dik yamaçlı “V” görünüşlü vadiler yaklaşık 2000 m yüksekliğine kadar olan bu sahanın karakteristik topografik görünüşünü oluştururlar.
3- Yüksek Dağlık Saha ve Buzul Topoğrafyası
Kabaca 2000 m yükseklikten başlayan bu sahanın 3000 – 3200 m yüksekliğe kadar olan kısımlarında topografya basık sırtlar dik yamaçlı “U” görünüşlü vadilerden oluşur. Dördüncü jeolojik zamanın buzul devrelerinde geniş ölçüde buzul aşındırmasına sahne olan bu sahada çok sayıda küçük boyutlu buz yalağı ve moren set gölleri mevcuttur.
Bu sahanın yüksekliği 3000 m’yi aşan kısımları ise Rize’nin en sarp ve en arızalı kesimini oluşturmaktadır. Geniş ölçüde çıplak ve tamamen kayalık zirveler ile bunların arasındaki keskin sırtların yamaçları insanın gezmesini engelleyecek kadar diktir. Rize’nin en yüksek noktalarını bu sırtlar arasındaki zirveler oluşturur. Üzerinde hâlâ buzul bulunan ve Rize topraklarının en yüksek noktası olan Kaçkar Tepesi (3937 m) ile Verçenik (üç doruk) Tepesi (3709 m), Koyunsokağı Vacakar dağı (3458 m), Çaymakçur Tepesi (3420 m), Gudashev sivrisi Tepesi (3406 m), Koyun sokağı tepesi (3342 m), Marsis Tepesi (3334 m) ve Aşağı Karataş Tepesi (3322 m) bu zirvelerden bazılarıdır. Bu arızalı topoğrafya Fındıklı ilçe merkezinin güneyinden itibaren sarplığını ve yüksekliğini kaybetmeye başlar.
Ana Hatları İle Rize'nin Jeolojik Özellikleri
Doğu Karadeniz Dağlık Sistemine dâhil olan Rize arazisi esas itibariyle paleozoik (I. zaman) bir temel üzerinde ve Kretase'de (III. zaman ara devresi) başlayan büyük orojenezle (Dağ oluşumu) yüzeye çıkmış Granodiorit ve Kretase flişlerinden ibaret olmakla birlikte yer yer Neojen depolarına da rastlanır.
Bütün kıyı kesimi yüzeyde üst Kretase serisi volkanik örtü ve tüflerin fazlalığı ile dikkati çeker. Örneğin Çayeli – Pazar arasındaki tünellerin deniz tarafını oluşturan falezler andezitlerle ophiolitlerin teşkil ettiği kaba greler ve bunlarla karışık olarak bulunan ince konglomera ve aglomera banklarından oluşmuştur.
Kıyıya yakın yamaçlarda ise Kretase sedimanları yaygın olmakla beraber bu sedimanların üzeri yer yer Eosen fliş serileri tarafından örtülmüştür. Vadi boylarında bu örtülerin altında yer yer aflore olmuş trakit andezit ve bazalt sütunlarına rastlanır.
Yüksek dağlık sahada ise daha çok mağmatik elemanlar hâkim durumdadır. Aflore olan granit andezit ve bazalt kütleleri yüksekliği 3000 m'yi aşan hemen her yerde hâkim durumdadır.
Yörede alüvyonlara büyük akarsu vadilerinin denizden itibaren en çok 10 km'ye kadar olan kesimlerinde rastlanır
İklim
Rize’de yazları serin kışları ılıman ve her mevsimi yağışlı bir iklim görülür. Elli yıl boyunca yapılan rasat sonuçlarına göre Rize’nin yıllık sıcaklık ortalaması 14 C’yi biraz geçer. Bu süre içinde kaydedilen en düşük sıcaklık -7 C olup 23 Mart 1962’de en yüksek sıcaklık ise 38,2 C olup 21 Mayıs 1980’de kaydedilmiştir. En soğuk ay olan Ocak ayının sıcaklık ortalaması 6,7 C en sıcak ay olan Temmuz ayının sıcaklık ortalaması ise 22,2 C’dir. Ocak minimumunun -5,6 C Temmuz maksimumunun 32.5 C olduğu Rize’de yıllık sıcaklık amplitüdü (salınımı) 258 C’dir. Bu haliyle Rize denizsel iklimlerin karakteristik özelliğini taşır.
Rize’de aylık ortalama sıcaklık eğrisi bütün yıl 5 C’nin üzerinde seyretmekte olup sadece 4 ayın sıcaklık ortalaması 10 C’nin altındadır.
Diğer bütün ayların sıcaklık ortalaması 10 C’nin üzerindedir. Sıcaklık ortalaması 20 C’yi geçen ay sayısı ise 2’dir. Bütün bunlardan Rize’nin oldukça istikrarlı bir sıcaklık rejimine sahip olduğu sonucunu çıkarmak mümkündür.
Türkiye’nin en çok yağış alan ili olan Rize’de yıllık toplam yağış miktarı 2300 mm’nin üzerinde olup yağışlar her mevsime dengeli olarak dağılmıştır. Bu nedenle Rize’de kurak mevsim yoktur. En az yağış alan ilkbaharın toplam yağış miktarı kuraklık sınırının çok üzerindedir (367,9 mm).
Rize’de kurak ay da yoktur. Sıcaklık ve yağış değerlerinin seyri izlenirse yağış değerlerinin hiçbir ayda sıcaklığın altına düşmediği görülür. Mayıs ayı bile iç bölgelerimizin yaz mevsimi toplamından fazla yağış almaktadır (94,3 mm).
Rize’de kar yağışları olağandır. İlkbahar Rize’de en az yağış alan mevsimdir. Bu durumda kışın düşen yağışların kar şeklinde olduğu ve ilkbaharla birlikte bu kar örtüsünün erimesiyle akarsuların kabardığı anlaşılmaktadır.
Mevsimlere göre değişmekle birlikte Rize’de nem oranı her zaman % 75’in üzerindedir. Yılın 150 günü kapalı 163 günü bulutlu geçmektedir. Açık gün sayısının az olması Rize’de güneş enerjisinden yararlanma imkânını en aza indirmiştir.
Karın ortalama 14 gün yerde kaldığı Rize’de don yaşanan gün ortalama sayısı 10’dur. Don yaşanan gün sayısının az olması ve minimum sıcaklık ortalamasının -7 C’yi geçmemesi Rize’de narenciye üretimine imkân vermiştir.
Rize’de hâkim rüzgâr yönü güneybatıdır. Ancak 2 – 3 yılda bir Kasım’dan Nisan’a kadar kısa aralıklarla esen föhn rüzgârlarına da değinmek gerekir. Doğu Anadolu Antisiklonun Sibirya Antisiklonuyla birleşerek güçlendiği yıllarda Doğu Anadolu’da Doğu Karadeniz üzerindeki siklon merkezine doğru yönelen hava 3000 m’yi geçen Rize dağlarını aştıktan sonra kıyıya doğru inerken ısınır ve kıyıya ulaştığında bu bölgede sıcaklıkların yükselmesine yol açar. Böylece Rize’de kış sıcaklık değerlerinin aşırı düşüş göstermesini önler.
Bitki Örtüsü
Bol yağış alan ve dengeli bir sıcaklık rejimine sahip olan Rize sık ve gür bir tabii bitki örtüsüne sahiptir.
Kıyıdan yaklaşık 750 m yüksekliğe kadar olan saha geniş yapraklı kıyı ormanları ile kaplıdır. Bu sahada yer yer iğne yapraklıların da bazı sırtlar boyunca aşağılara sarktığı görülür. Gür ve sık bir orman formasyonu ile aynı zamanda da zengin bir orman altı formasyonundan oluşan bu yükseklik basamağı “Kelşik Flora” adıyla da tanınmaktadır. Bu basamağın hâkim türü sakallı kızılağaç (Alnus Barbata) olup diğer türler kayın, kestane, ıhlamur türleri, gürgen, karaağaç türleri, yabani Trabzon hurması, yabani karayemiş, yabani kiraz, defne, çınar, tesbih ağacı, meşe, dişbudak ve şimşir’dir. Bunlardan sakallı kızılağaç ve yabani karayemiş akarsu vadileri boyunca orman üst sınırına kadar çıkar. Bu basamağın orman altı bitki örtüsü de çok zengindir. Hâkim tür; yörede “Kumar” adıyla bilinen ve yakacak odun olarak istihsal edilen orman gülü (Rhododendron) olup sayılamayacak kadar çok otsu ve odunsu bitki türü orman gülü ile birlikte orman altı bitki örtüsünü oluşturur.
Yaklaşık olarak 800 – 1400 m yükseklikler arasındaki kuşak karışık orman kuşağıdır. Bu katın yaygın türlerinin geniş yapraklılardan sakallı kızılağaç, kayın, kestane, gürgen ile iğne yapraklılardan ladin ve çam türleri teşkil eder. Orman altı bitki örtüsünü gene orman gülü ile diğer otsu ve odunsu bitkiler oluşturur.
Yüksekliğin daha da artmasıyla yavaş yavaş iğne yapraklı türler hâkim duruma geçer. Hele 1600 m’den sonra iğne yapraklıların hâkimiyeti kesindir. Hâkim tür doğu ladini (Picea Orientallis) olup orman üst sınırına yaklaştıkça Kafkas köknarı da yaygın bir şekilde görülür. Karaçam da bu kuşağın yaygın türlerindendir. Orman altı bitki örtüsü bu kuşakta da değişmez.
Rize’de ormanlar yaklaşık olarak 2000 – 2200 m yüksekliklerde sona erer ve yerini alp çayırlarına bırakır. Turuncu ve beyaz renkli küçük dağ zambakları ile papatyalar gibi çeşitli türlerin yer aldığı bu sahada çayırların yanında lekeler halinde yer yer kısa boylu orman gülü çalılıkları da yer almaktadır. Yaylacılık faaliyetlerine sahne olan bu sahada yakacak ihtiyacını karşılamak amacıyla tahrip edilen orman gülü çalılıkları gün geçtikçe azalmaktadır.
Dağlar
Denize paralel olarak uzanan Rize Dağları denizden (kuzeyden) güneye ve batıdan doğuya gittikçe yükselir. Rize-Artvin-Erzurum il sınırlarının birleştiği alanda yer alan Kaçkar Dağlarının, Rize sınırları içinde kalan en yüksek yeri 3737 m’dir. Kaçkar Dağlarının en yüksek doruğu Artvin sınırları içinde 3937 m’dir. Bu dağların 2800 m’den sonraki kısımları yemyeşil sık ormanlarla kaplıdır. Başlıca diğer dağları Barut Dağı 3521 m, Üçdoruk (Verçenik Tepe) Dağı 3711 m, Hunut Dağı 3560 m, Ziglat Dağı 3511 m ve Demir Dağının Tekfur Tepesi 3354 m’dir. Çoğu güneyinde yer alan dağlarla kuzeyindeki ormanlar arasında ortalama 1500 m yükseklikte plato ve yaylalar bulunur. Geniş otlak ve çayırlarla kaplı olan bu plato ve yaylalar, hayvancılığa çok elverişlidir. Kış ayları dışında hayvanlar burada otlatılır.
Yaylalar
Kaçkar sıradağlarının eteklerinde, Çamlıhemşin, Hemşin, ve İkizdere ilçelerinde yoğun biçimde yer alan yaylalar, iyi korunmuş özgün mimarili evleriyle bulutların ötesinde bir hayat sunar. Bu yaylalardan Ayder, Aşağı-Yuları Kavron, ve Anzer Yaylaları Turizm Merkezi ilan edilmişlerdir. Bu yaylalar özellikle yaz aylarında yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri olur.
Ayder Yaylası, Çamlıhemşin-Aşağı ve Yukarı Kavran Yaylaları, İkizdere-Anzer (Ballıköy) Yaylası Turizm Merkezi, İkizdere-Çağırankaya Yaylası, Elevit Yaylası diğer önemli yaylalardır.
Ovalar
Rize ilinde ovalar yok denecek kadar azdır. İl topraklarının % 1’i ova olup bunlar da, deniz kenarında akarsuların getirdiği alüvyonlu toprakların denizi doldurmasıyla meydana gelmiştir. Dağlardan inen dereler kıyıları dik olan yamaçları yararak derin vâdiler meydana getirirler.
Akarsu ve Gölleri
Rize yağışlı iklimi ve çok sayıdaki yeraltı su kaynakları sayesinde çok zengin bir hidrografik yapıya sahip olmuştur. Rize sınırları içinde doğu – batı yönünde ortalama her 250 – 300 m’de büyük veya küçük akan bir suya mutlaka rastlanır. Nitekim Rize arazisinin reliefi de bunu göstermektedir. Bundan hareketle Rize’nin Türkiye'de akarsu yoğunluğu en fazla olan il olduğunu söylemek mümkündür.
Rize’nin akarsuları kısa boylu yatay eğilimli fazla olan hızlı akışlı akarsulardır. Rize sınırları içinde uzunluğu 5 km’den fazla olan 23 akarsu vardır. Ancak bunlardan 16 tanesi doğrudan doğruya Karadeniz’e ulaşmakta olup geri kalanı ise bu 16 akarsudan birinin kolu durumundadır. Doğrudan doğruya Karadeniz’e ulaşan akarsuların en uzun olanları Çağlayan deresi (34,7 km), Arılı Deresi (31,5 km), Fırtına Deresi (68,0 km), Hemşin Deresi (38,5 km), Sabuncular Deresi (46,0 km), Taşlı Dere (34,0 km), İyi Dere (78,4 km)’dir. Diğerlerinin boyları kısadır. Öyle ki kol durumundaki birçok akarsu bile bunların en uzunu olan Venek Deresinden (20,3 km) daha uzundur. Örneğin Fırtına Deresinin kolları olan Durak Deresi 33,0 km, Hala Deresi 32,5 km ve Taşlı Dere'nin kolu olan Balamya Çayı 22,6 km uzunluğundadır.
Rize’nin büyük akarsuları olarak belirttiğimiz 7 akarsudan en uzun olanı İyi dere (78,4 km) ama beslenme sahası en geniş olanı Fırtına Deresi’dir (1149,3 km). Havza genişliği yönünden ikinci sırayı İyi Dere (1047,4 km) uzunluk yönünden ikinci sırayı ise Fırtına Deresi (68 km) alır.
Rize akarsularının debileri (1 saniyede akıtılan su miktarı) oldukça fazladır. Örneğin Fırtına Deresi’nin ortalama debisi (28,4m3/sn) üzerinde Demirköprü barajının bulunduğu Gediz Nehri’nden (26m3/sn); minimum debisi ise (4.6 m3/sn) Kızılırmak (1.7 m3/sn) ve Gediz Nehrinden (0.07 m3/sn) fazla Dicle Nehri'nin (9.4 m3/sn) yarısıdır.
Türkiye’nin diğer akarsularıyla kıyaslandığında oldukça düzenli rejimli oldukları görülen Rize akarsularının asıl dikkat çeken özellikleri elektrik enerji potansiyelleri ve sediment miktarlarıdır. Türkiye’nin diğer akarsularına göre oldukça az sediment taşıyan Rize akarsuları yıllık elektrik enerji potansiyeli bakımından da elverişli şartlar arz ederler. Rize akarsularının Doğu Karadeniz Havzası içinde yer aldıkları ve Doğu Karadeniz Havzası’nın da yıllık elektrik enerji potansiyeli bakımından Fırat ve Dicle Havzalarından sonra yaklaşık 12 milyar Kwh ile üçüncü sırayı aldığı dikkate alınırsa Rize akarsularının Türkiye elektrik enerji potansiyeli içindeki yeri daha iyi anlaşılır.
Rize Dağları’nın 2400 m’yi aşan bölümlerinde buzul aşındırması ve biriktirmesi sonucu oluşmuş olan 19 adet küçük alanlı göl tespit edilmiştir. Bu göllerin en büyükleri 0,07 km2 yüzölçümündeki Ambar Gölü (2950 m) ile Büyük deniz Gölü’dür (2900 m). 2400 – 3000 m yükseklikler arasında yer alan bu göllerin en küçüğü ise 0,01 km2 yüzölçümündeki Öküzyatağı Gölü’dür. (2775 m). Bunların bir kısmı buzyalağı bir kısmı da moren set gölüdür.
Şelaleler
Ağaran Şelalesi: Çayeli'ne 12 km., Rize merkeze ise 30 km. mesafede olan ve Çayeli'nin içinden akan Şairler deresi üzerinde bulunan Şelale, gerçek bir tabiat harikasıdır.
Kaplıca ve İçmeceler
Ayder Kaplıcası ülkenin önemli kaplıcaları arasındadır. Rize'ye 20 km. mesafedeki Andon İçmecesi yöre halkı tarafından ilgi görmektedir. İçmecenin suyu renksiz, kokusuz ve berraktır. Ayrıca, İkizdere-Şimşirli İçmecesi, Çayırlı Maden Suyu çeşitli hastalıklara iyi geldiği bilinmektedir.