top of page
karabuk-banner.jpg

Karabük

Etkinlikler
Alışveriş
Konaklama
Ulaşım
İstatistikler
Galeri
Tarihi Yerler
Doğal Güzellikler
Yemek Kültürü
Eğlence Merkezleri
Sportif Faaliyetler
Folklorik Değerler

KARABÜK  TARİHİ

Karabük adını, üzerinde yaşadığı coğrafi ortamdan almıştır. “Kara” ve “Bük” sözcükleri, kara çalılık yer anlamında, Karabük adının oluşumuna kaynaklık yapmıştır.

Karabük ve çevresinde, yörenin yazısız kültür dönemini aydınlatacak çok sayıda höyük ve tümülüs olmasına karşın, bilimsel anlamda herhangi bir arkeolojik kazıya konu olmaması bu konudaki açıklamalarda bir bilgi boşluğu yaratmaktadır. Ancak, Ovacık ve Eskipazar ilçelerinde yapılan arkeolojik yüzey araştırmalarına bakılacak olursa, Karabük ve çevresinin en eski yerleşmesi Eskipazar İlçesindeki “Yazıboy” köyüdür. Burada bulunan bir höyüğün, ilk Tunç Devri (M.Ö. 2500) olarak yerleşmeye konu olması, İl sınırları içinde Eskipazar'ın önemini artırmaktadır.

 

Karabük ve çevresi, antik devirde Paflagonya denilen bölge sınırları içerisinde yer almaktadır. Coğrafi olarak çok karışık olan bu bölgedeki yerleşmeler erken bronz (tunç) çağda başlamış, geç bronz çağa gelindiğinde ise yerleşimlerin hem yoğunluklarında hem de boyutlarında önemli bir artış meydana gelmiştir. Hitit başkenti Hattuşa’da bulunmuş çok sayıdaki çivi yazılı metinlerden bu bölgedeki dağların Hitit Devleti’nin sürekli düşmanı olan kavgacı Kaşka Halkı’nı barındırdığı bilinmektedir. Bu nedenle güney Paflagonya bölgesinde geniş bir alana yayılmış pek çok höyük tespit edilmiştir. Bu höyüklerin hepsi stratejik noktalarda yer alırlar ve doğal su kaynakları ile verimli topraklara çok yakındırlar. Paflagonya toprakları üzerindeki tümülüslerin pek çoğu kaçak olarak kazılmış bulunmaktadır. Bu nedenle tümülüsleri tarihlendirmek zordur ancak kazılmış tümülüslerden çıkan malzemeye dayanarak en erkeni Frig’den başlamak üzere Helenistik hatta Roma Dönemi’ne kadar uzandığı söylenebilir.

 

İlkçağ'da Karabük, Hititlerden başlamak üzere Frig, Helenistik Krallıklar ve Roma döneminde geniş çaplı olarak yerleşmeye konu olmuştur. Karabük'ün, Hititler döneminde yerleşmeye konu olan İlçesi; Eflani'dir. Hitit metinlerinde kentin en eski adının Haluna (Yün) olarak geçtiği bilinmektedir. Ovacık'ın Kışlaköy'ü, Frigler döneminde yerleşmeye konu olmuştur. Burada bulunan Hesem Değirmen’inin kapısındaki yapıtaşının Frigler dönemine ait olduğu sanılmaktadır. Helenistik Krallıklar döneminde özellikle Eflani, yerleşmeye konu olmuştur. Helenistik Krallıklardan Bitinler, Roma’nın Batı Karadeniz Bölgesini (Paflagonya) ele geçirmesini önlemek için Eflani'de üs oluşturulmuş ve bölgenin savunmasını buradan gerçekleştirmişlerdir (M.Ö.70). Eflani'nin tarihte bilinen ikinci adı Bitinya Kralı Nikomedes'in oğlu Phylomenes'ten dolayı, “Phylomenes Yurdu” olarak bilinmektedir. M.Ö 64 yılında Pontus Kralı Mithridates Evpator’un yenilmesi üzerine Paflagonya bölgesi Romalıların eline geçmiştir. İlkçağın son devleti olan Roma, M.Ö. 1. yüzyılda Anadolu'ya girince önem verdiği yerlerden birisi de Batı Karadeniz Bölgesi olmuş, bölgenin ormanları ve madenlerini emperyalist bir politika izleyerek kendi çıkarları doğrultusunda kullanmayı bilmiştir. Roma'nın bu amaçlarla Karabük İli sınırları içinde kurduğu en önemli kentler Eskipazar sınırları arasında yer almaktadır. Bunlardan Eskipazar İlçesinde Hadrianapolis ve Kimistene antik kentleri önemli birer yerleşim merkezi olmuştur. Bunun yanı sıra Karabük'te Bürnük Köyü, Üçbaş Köyü, Bulak Köyü; Ovacık'ta Pürçükören Köyü, Roma Dönemi kalıntıları ile adeta tarihe tanıklık yapmaktadırlar.

 

M.S. 395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye ayrılınca Karabük ve çevresinde bu defa uzun sürecek bir Bizans Dönemi başlamıştır. Bizans döneminde Eskipazar ve Safranbolu birer piskoposluk merkezi olarak yörede etkin dinsel yerleşim alanları durumuna gelir. 

 

Türkler, 1071 Malazgirt Savaşı öncesinde de Anadolu'ya değişik amaçları gözeterek gelmişler ve yerleşmişlerdir. Özellikle, Kuzey Türklüğü olarak tarihte bilinen bu Türk kitleleri içinde Oğuzlar olduğu gibi Kıpçak, Peçenek gibi diğer Türk kavimleri yer almaktadır. Daha sonra çeşitli nedenlerle Bizans'ın emrine giren bu Türk kavimleri, bu devletin izlediği iskân siyaseti vesilesiyle Anadolu'nun çeşitli kısımlarına yerleştirilmişlerdir.

 

Yer adlarından (Toponimi) yola çıkarak yapılan yorumlamalar sonucunda Eskipazar'da Tamışlar Köyü'ne adını veren Tamış, Bizans'ın emrinde bir Oğuz Beyi olup, saptamalara göre, Malazgirt Savaşı'nda Selçuklu ordusuna karşı savaşırken, giysilerde kullanılan renk ve dil benzerliklerinden dolayı kısa zamanda saf değiştirmiş, Selçukluların tarafına geçmiştir.

 

Malazgirt Savaşı öncesinde bölgede görünen ve yerleşmiş olan ikinci Türk kavimi Kıpçaklar olmuştur. Kıpçaklar kitleler halinde Safranbolu ile Eflani arasındaki topraklara yerleşmişlerdir. Fatih Sultan Mehmet, XV. Yüzyılın ikinci yarısında Amasra'yı fethedince, kentte bulunan Cenevizlileri İstanbul'a gönderirken, Eflani'de yaşayan Kıpçakları da Amasra kentine sürmüştür. Bugün Amasra'da özellikle ağaç işlemeciliğinde çok ünlü olan bu insanlar, Kıpçak Türklerinin torunlarıdır. Kıpçak lehçesi ile ilgili araştırma yapacaklar için Eflani – Bartın arası ve Amasra bu açıdan önemli araştırma malzemesi sunmaktadır.

 

1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra Türkler Anadolu içlerine doğru hızla ilerlemeye başladılar. 1075’ de İznik’i ele geçirerek Anadolu Selçuklu Devleti’ni kuran Süleyman Şah’ın komutanı Emir Karatekin Çankırı’yı fethettikten sonra Karabük ve çevresindeki kentlere yönelmiş ve 1084 tarihinde Ovacık, Eskipazar, Eflani ve Safranbolu’yu ele geçirmiştir. Bu tarihten sonra ele geçen bu topraklar Bizans ve Türkler arasında el değiştirmiştir. 1186 tarihinde Anadolu Selçuklu Devletini 11 oğlu arasında bölüştürmüştür. Bu tarihten itibaren özellikle Melik Ruknettin, II. Süleyman Şah, Muhittin Mesut ve Gıyasettin Keyhusrev Selçuklu sınırlarını genişletmiştir. 1196 tarihinde Ankara Meliki Muhiddin Mesut Kastamonu taraflarında Bizanslılarla bir buçuk yıl savaştı. Safranbolu kalesini dört ay mancınıklarla kuşattıktan sonra fethetti. Safranbolu kalesinin alınmasıyla Türkler yöreye hukuken de egemen oldular ve kalenin “Dadybra” olan adını “Zalifre” olarak değiştirdiler. Bölge sınır olması sebebiyle Selçuklu-Bizans arasında sık sık el değiştirmiş ve tekrar Türklerin eline geçmesi 1213 yılına rastlamaktadır.

Bölgede sırasıyla; Çobanoğlu Beyliği, Umuroğulları Beyliği, Candaroğulları Beyliği, hüküm sürmüştür. 1326 yılından, Safranbolu’nun Osmanlı egemenliğine geçtiği 1416 yılına kadar, taraflar arasında birkaç kez el değiştirdiği görülmektedir. 1402 yılında yapılan Ankara Savaşı sonrasında Karabük ve çevresi İsfendiyaroğulları Beyliğinin eline geçer. Fetret Dönemi sonunda Çelebi Mehmet tarafından 1416 yılı itibariyle Osmanlı egemenliğine tamamen geçmiştir. Karabük ve çevresi kesin olarak Osmanlıların eline geçmesiyle Bolu sancağına bağlanmıştır. 1694 tarihinde Bolu Sancağı kaldırılınca Voyvodalık haline getirilmiş ve 1694 tarihindeki bir Hatt-ı Hümayunla yeni oluşturulan Viranşehir Voyvodalığına bağlanmıştır. 1811 tarihinde Viranşehir Voyvodalığı kaldırılarak Viranşehir Sancağı durumuna getirilmiştir. Sancağın yönetim merkezi ise Safranbolu idi. Karabük ve çevresi Milli Mücadele yıllarında uzun bir süre Kastamonu’ya bağlı kalmıştır. Karabük ve çevresindeki olaylar bu dönemde Safranbolu merkezli olarak gelişmiştir. 1. Dünya Savaşı sırasında tümü Karabük, Safranbolu, Eflani ve Ulus askerlerinden oluşan 42. Alaydan Çanakkale cephesinden 7 ya da 8 kişi geri dönebilmiştir. Kurtuluş Savaşında, Kuvay-i Milliye’nin deri ve ayakkabı ihtiyacı büyük ölçüde Safranbolu’dan karşılanmıştır. 

 

Karabük'ün İl Oluşu

Bugünkü Karabük, Safranbolu’ya bağlı Öğlebeli köyünün 13 haneli bir mahallesi iken 1934 yılında Ankara – Zonguldak demiryolunun açılması ile birlikte istasyon adı olarak ilk kez Devlet Demiryolları haritasında görülmeye başlar. Karabük’ün kuruluş öyküsü, aynı zamanda Cumhuriyet tarihimizde Endüstrileşmenin öyküsü ile eş zamanlıdır. 3 Nisan 1937 de büyük önder ATATÜRK’ ün direktifleri ile zamanın Başbakanı İsmet İNÖNÜ tarafından Karabük Demir Çelik fabrikalarının temeli atılır ve bu tarihten itibaren ülkenin sanayileşme sürecinde yerini alır. Nüfus yoğunluğunun artmaya başladığı Karabük 25 Haziran 1939 yılında Belediye, 1941 yılında Safranbolu ilçesine bağlı bucak olur. 3 Mart 1953 yılında 6068 sayılı yasa ile Zonguldak İline bağlı bir İlçe haline gelir.

Cumhuriyet kenti Karabük 6 Haziran 1995 tarihinde 550 sayılı kanun hükmünde kararname ile Çankırı'dan; Ovacık ve Eskipazar ilçeleri ile Zonguldak'tan; Eflani, Safranbolu ve Yenice ilçelerinin birleştirilmesiyle 78. İl olarak Türkiye idare sistemindeki yerini alır.

bottom of page