Giresun
GİRESUN TARİHİ
Doğu Karadeniz ve Giresun’la ilgili ilk tarihi bilgileri Yunanlı coğrafyacı ve seyyahların eserlerinde bulmaktayız. Bu eserlerde bu bölgede yasayanları Kolhlar, Driller, Mossinoikler, Halibler, Tibarenler, Gaskalar, İskitler, Kimmerler, Amazonlar, Hunlar, Kumanlar, Peçenekler, Akhunlar, Sabirler, Hazarlar, Bulgar Türkleri ve Oğuz Türkleri olarak görmekteyiz.
Eski Anadolu tarihi araştırmalarında, bu bölgede M.Ö. 2000'li yıllardan beri Türk varlığının mevcut olduğunu anlamışlardır. M.Ö. 7. yüzyılda Kimmerler ve Sakaların (İskitker) Karadeniz’e göç etmesiyle Oğuzlar da bu bölgeye yerleşmişlerdir. Bu bölgede Oğuz boylarından Yazır, Döğer, Avşar, Karkın, Hallaç'ların; Akhun, Kuşan, Peçenek, Hazar, Hun, Kıpçak Türklerinin yerleşimi mevcuttur.
M.Ö. 1800 yıllarında Anadolu’da devlet kuran Hititler, Karadeniz kıyılarını ele geçirememişti. Bu tarihlerde buralarda yasayan Gaşkalar tam olarak belirlenmeyen bir kavimdi. Gaşkalardan başka bölgedeki Kimmerleri görmekteyiz. Orta Asya kökenli bir kavim olan Kimmmerler M.Ö. 2000’inci yılın başları ile M.Ö. 8. yüzyıl arasında Karadeniz’in kuzeyinde Hazar denizi kıyıları ile Tuna nehri arasındaki coğrafyada iskân etmişlerdir.
M.Ö. 7.yy. ilk yarısında Anadolu’nun, Karadeniz’in kuzeyinden gelen Kimmer akınlarına maruz kaldığını görüyoruz. Orta Asya’dan gelen İskitler, Kimmerlerin yaşadığı bölgeyi ele geçirince Kimmerler, yerlerinden ayrılarak güneye doğru inmişler, Kafkaslara geçerek Anadolu’ya girmişlerdir. Kimmer savaşçılarının M.Ö. 7.yy. ilk yıllarında Kızılırmak’a dayandıklarını ve Firikler’le savaştıklarını görüyoruz.
Araştırmacılara göre Kimmerlere ait eserlere Şebinkarahisar’da rastlanmaktadır. Gerek Etiler ve Amazonlar ve gerekse Kimmer’ler zamanında Şebinkarahisar kasabası bugünkü Isola köyünde bulunuyordu. Derebeylik şeklinde idare edilen bu kasaba sakinleri üst üste vuku bulan yedi yıllık bir kıtlık ve açlık zamanında bulundukları yerleri bırakarak bir kısmı göç etmiş ve bir kısmı da Ordu ile Şebinkarahisar arasındaki 3040 metre yüksekliğindeki Karagöl Dağının Kırklar tepesine çıkıp sığınmışlar ve bu kıtlık yıllarını orada geçirmişlerdir.
Halen Şebinkarahisar’ın Bozbayır, Akaya, Güneytepesi ve Dişkaya mevkilerindeki in ve mağaraların Kimmerler’e ait olduğu tahmin edilmektedir.
Kimmerler’den sonra bölgede İskitlerin (Sakalar) hâkimiyetini görmekteyiz. İskitler M.Ö. 6. asırda Kimmerleri kovalayarak Doğu Anadolu’da Medler’in egemenliğine son vererek bütün küçük Asya’ya yayılırlar. M.Ö.4. asrın başlarında bile İskitlerin Doğu Anadolu’ya hâkim olduklarını biliyoruz.
Amazonlar denilen kadın savaşçı kavim, Kimmerlerin kadın gurubu olarak gösterildiği gibi İskitlerden de gösterilmektedir. Ermeni yazar Trabzonlu Minas Bijişkyan’a göre Amazonlar cesur, muharip kadınlardı ve eski tarihçilerin dediklerine göre Terme yakınında bağımsız bir devlet kurarak Farnia’ya (Poti) kadar Karadeniz sahillerine hâkim olmuşlardır. Bunlar İskit menşeli olup, Terme’ye sürülen İğin ve Skologit adlı iki kralzadeden ileri gelmiş ve zamanla çoğalmışlardır. Yunan mitolojisine göre Termeden ayrılan Yunanlılar ise Giresun önlerindeki Aretias adasına geldiler. Buralarda kraliçe Antiege yönetimindeki 3. Amazon kabilesiyle karşılaştılar. Onlarla mücadele neticesinde yakaladıkları Amazonları da yanlarına alarak denize açıldılar. Heredot tarihinde Amazonlu kadınların İskitli gençlerle kaynaşıp birlikte yaşadıkları belirtilir.
M.Ö. 6. yy. da Giresun yöresine Hititler Azzi ülkesi diyorlardı. Buralarda Azziler yaşıyordu. Eski Yunan kaynaklarında da bu bölgeye Pontus adı verilmekte, Giresun yöresi Khalib, Tibaren ve Mosineklerin yerleşim alanı olarak gösterilmektedir.
M.Ö. 670 yılında Ege kıyılarından gelen Milatoslular, Sinop’dan Trabzon’a kadar uzanan önemli ticaret merkezlerine sahip oldular (M.Ö. 670 – 546). Bölgede 90 kadar kent kurdular. Bunlardan biride Kerasus’du. Kerasus’un Giresun ya da şimdiki Çıtlakkale’nin bulunduğu yerde olduğu sanılmaktadır. Bazı yerleşim birimleri hızla gelişerek ticaret ve balıkçılık merkezi durumuna gelmişlerdir. Giresun ve Tirebolu’da bunlardan biridir. Giresun ve yöresine yerleşen Milatoslular yerli halktan Tibareller, Mosinekler ve Haliplerle kaynaştılar.
M.Ö. 546 – 332 Pers İmparatorluğu döneminde Giresun Pers İmparatoru Dareios tarafından ele geçirildi. M.Ö. 332 – 323 Pers İmparatorluğu İskender tarafından kesin bir yenilgiye uğrayarak dağıldı. Bu arada Kapadokya Krallığı doğdu ve Giresun Kapadokya Krallığı toprakları içerisinde kaldı (M.Ö. 323 – 301). İskender’in ölümünden sonra bölgeye Makedonyalılar hâkim oldular. M.Ö. 301 – 66 Pontoslular döneminde Giresun Pontos hâkimiyeti altında kaldı.
Kerasus M.Ö. 2. yy. başlarında Farnakeia adıyla anılır. Bunun sebebi Kerasus’un o sırada Pontus Kralı 1.Farnakes’in eline geçmesidir. Kerasus Roma egemenliğine geçince Kerasunda adını almıştır.
Kent en parlak dönemini, Roma senatosunu güç durumlara düşüren IV. Mithridates’le yaşadı. Mithridates döneminde devletin sınırları Yunanistan’a kadar genişletildi. Roma tedirgindi. General Lucullus yönetiminde Anadolu’ya gönderilen Roma ordusu krallığın topraklarını ele geçirdi (M.Ö. 76). Lucullus Roma’ya dönerken batının henüz tanımadığı yörede çok yaygın olan kiraz fidanlarını yanında götürdü (M.Ö. 67). Bu bilgiye dayanılarak kirazın dünyaya Giresun'dan yayıldığı söylenmektedir.
General Lucullus’un dönüşüyle kaybedilen topraklar tekrar geri alındı. Senato, bu defa General Pompeius’u görevlendirdi. Anadolu Roma’ya bağlandı. Pompeius Paletsindeyken (Filistin) II. Pharneces bazı yerleri geri almayı başardı. Pompeius Roma’ya döndükten sonra Kapadokya’ya kadar ilerlediler. O sırada Sezar Mısır’da bulunuyordu. Pontus işgaline son vermek için Anadolu’ya girdi. Sezar, Pontus ile Bithinia krallıklarını birleştirerek bir eyalet halinde Roma’ya bağladı. Sezar’ın ölümünden sonra Pontus ülkesi üç bölgeye ayrıldı. Pharnacia, Pont Polemonyak ülkesinde kaldı.
395 yılında Roma İmparatorluğunun ikiye bölünmesiyle Giresun, Doğu Roma İmparatorluğunun sınırları içinde kaldı. Bizans egemenliği döneminde Yunan soyunun gittikçe zayıflaması ile bölgedeki başka soydan gelen insanları asimile etmeye çalışmıştır. Bu yüzden Doğu Karadeniz bölgesindeki ormanları kesip buradaki kabileleri ithat altına almaya çalışmışlar ve bölgeye bir miktar Hıristiyan Bulgar Türk'ü getirmiştir.
705 yılında ilk kez Müslüman Arap orduları bölgeye gelerek İslamiyet’i tanıtmaya başlamışlardır.
1204 yılında Haçlıların İstanbul'u ele geçirmeleri sonucu, Bizans İmparatoru Komnenos'un çocukları Trabzon'u alıp burada Trabzon Rum İmparatorluğunu kurmuşlardır. Giresun'da bu devletin sınırları içinde kalmıştır. 1244' de Trabzon Rum Devleti Moğolların egemenliği altına girerek, Türklerin bir eyaleti olmuştur.
Bölgenin Moğollar hâkimiyetine girmesinden sonra, Oğuzların boylarından biri olan Çepniler; Ordu, Giresun ve Trabzon illerine yerleşmeye başlamışlardır. Giresun'un Türkleşmesi Anadolu Selçuklu Beylikleri döneminde daha artmıştır. 1297'de Ünye yöresini ele geçiren Çepniler, Trabzon'a kadar akınlar düzenlemişlerdir. Bu akınlar sırasında Giresun kalesinin zapt edildiği sanılmaktadır. Tarihçi Panaretos'un yıllığına göre 1301'de İmparator II.Alezios, Kerasus'a gelip "Koustougans" adlı Türkmen beyini yenilgiye uğratmış ve kalenin surlarını yeniden yaptırmış. Bahsedilen bu Türkmen beyinin Küçük Ağa veya Küçdoğan olduğu belirtilmektedir.
1358 yılında Ordu emiri Hacı Emir Bey kuvvetleriyle Maçka’ya kadar ilerleyip, 1361 yılında Giresun’a yeni bir sefer düzenlemiştir.1397 yılında Hacı Emir Beyin ölümüyle yerine geçen oğlu Süleyman Bey Giresun’u tamamen ele geçirmiştir.
Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt zamanında Anadolu’da Türk birliği sağlanmış, Süleyman Beyde bu birliğe katılmıştır. 1398 yılı sonlarında Giresun Osmanlı Devletinin sınırları içine girmiştir. 1402’de Timur Anadolu’yu istila edince Trabzon Rum İmparatorluğu 1404’de Giresun’u tekrar ele geçirmiştir.
İstanbul’un fethinden sonra Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet Han 1461’de Trabzon Rum İmparatorluğunu tamamen tarihten silmiştir. Böylece Giresun tamamen Osmanlı İmparatorluğuna bağlanmıştır.
GİRESUN’UN İL OLMASI
İmparatorluk döneminde Trabzon eyalet merkezi, Giresun’da eyalet merkezine bağlıydı. Tanzimat’ın ilanından sonra Giresun idari örgütte birkaç yıl Şebinkarahisar’a bağlandı. Daha sonra Trabzon’a bağlı ilçe merkezi iken 1920 yılında müstakil muta sarraflık, 1923 yılında Cumhuriyet’in ilanıyla il merkezi oldu.
Giresun ismi nerden geliyor?
Şehrin adı, eski adı olan "Kerasus" kelimesinden gelmektedir. Bu ismin kaynağında iki rivayet vardır. Birincisi yetişen bol miktardaki kirazdan geldiği, ikincisi de şehrin üzerine kurulu olduğu yarımadanın denize doğru bir boynuz gibi uzanmasındandır. Eski yunanca'da "boynoz" Kerastan anlamında idi.