top of page
bayburt-banner.jpg

Bayburt

BAYBURT  TARİHİ YERLER

AYDINTEPE YERALTI ŞEHRİ

Bayburt il merkezine 24 km mesafedeki Aydıntepe ilçesinde yer alan kent, tüf içerisinde, yüzeyden 2 – 2,5 m derinde başka yapı malzemesi kullanmadan ana kayaya oyulmuş galeriler, tonozlu odalar ve bu odaların açıldığı daha geniş mekânlardan oluşmaktadır. Yaklaşık 1 m genişliğinde ve 2 – 2,5 m yüksekliğinde tonoz örtülü galeriler yer yer her iki yana genişlemektedir.

Yöre halkı tarafından varlığı daha önceden bilinmesine rağmen ilk olarak 1988 yılında bir inşaat kazısı sırasında gün ışığına çıkarılmıştır.

Kareye yakın planlı odalar bu mekâna açılmaktadır. Ayrıca gözetleme mekânlarının oluşturduğu havalandırma amaçlı konik biçimdeki deliklerin, galeri odalarını aydınlatmak için duvarlara delik açıldığı gözlenmektedir. Halen kazı çalışmaları devam edilen kent hakkında şu an ileri sürülen iki görüş mevcut olup, bunlardan biri; bu kentin, bölgede daha önce sözü edilen Halde şehrine ait olduğu, Halde’nin “Khalde” olduğu, eski ismi Hart (Aydıntepe) olan ilçenin isminin de “Halt” dan geldiği görüşü mevcuttur. Diğer görüşe göre ise Hart’ta bu yeraltı kentinden başka Geç Roma, Erken Bizans devirleri arasında yer alan bir mezarın ortaya çıkarılması, Hristiyanlığın henüz yerleşmediği bir devirde bu bölgenin bir sığınak teşkil ettiği şeklindedir. Romalılar tarafından kovulan ilk Hristiyanların bu bölgeye geldikleri ve sığındıkları, yer altı kentinde bu erken Hristiyanlık dönemine ait olabileceğidir.

BAYBURT EVLERİ

Genellikle 2 veya 3 katlı olarak yapılan evler, “Kırman” denilen çatıyla örtülür ve çatının ortasından gelen ışıkla aydınlatılır. Evler; oda, avlu, sofa gibi bölümlerden meydana gelir. Dam denilen, ağır ve samanlık bölümü olan “Merek” evin tamamlayıcı unsurudur.

Binaların alt iki katı taştan, üst yapı ise ahşap ve çamurun karışımı olan “Harpuşta” dan yapılır. Temel yapı malzemesi ise Bayburt’tan çıkarılmakta olan uluslar arası pazara da sunulan “Bayburt Taşı” dır. Bayburt evinde bunların yanı sıra Terek, Kurun, Tecir, Kerhiz, Çaytaşı, Ambar, Yüklük, Ocak, Kahvelik, Keyveni Direği, Fort Bacası, Hepen, Güversin Bacası, Kırman gibi isimlerle anılan bölümlerde bulunmaktadır.

Kavalar evi ve yeni inşa edilmiş olan Bayburt Konağı yerel mimari özelliklerini sergileyen önemli eserlerdir.

BEDESTEN (TAŞHAN)

Bayburt Bedesteni Ulu cami yakınında ve çarşı içerisindedir. Ne zaman yapıldığı belli değildir. Geçirdiği bir yangından sonra kitabeleri kaybolmuştur. Bu gün depo olarak kullanılan Bedesten üç bölümden meydana gelmektedir. Evliya Çelebi XVII. Yüzyılı başında Bayburt’u ziyaret ettiğinde bu Bedestenden “Gayet, süslü ve zarif” diye bahsetmektedir.

SAAT KULESİ

Şehrin merkezinde ki Saat Kulesi’nin yapımına 30 Ekim 1923’te başlanmış ve 29 Ekim 1924’te de bitirilmiştir. Yapımına Tabur köylü Muhittin Usta tarafından başlamış, Rizeli İbrahim Usta tarafından da tamamlanmıştır. Kule 21 m uzunluğunda minare görünümünde olup çokgen kaide üzerinde sekizgen gövdeli olarak yükselmektedir. Ayrıca şerefesi olan kulenin üzeri kubbe ile örtülmüş ve Baldaken şeklinde bir köşke benzetilmiştir.

 

KALELER

BAYBURT KALESİ:

Zigana ve Kop dağlarından aşılarak ulaşılan Bayburt Kale’si aynı zamanda Karadeniz’i Basra Körfezine bağlayan ticaret yolu üzerinde bulunmaktadır. Bu yolu izleyen her seyyahın uğradığı kalenin adı, önemi, ihtişamı ve günlük yaşamıyla ilgili pek çok bilgi mevcuttur.

Şehrin kuzeyindeki yalçın kayalar üzerinde inşa edilmiş olan kalenin ilk defa kimler tarafından yapıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Bagrat Sülalesi (885 – 1044) zamanında varlığından söz edilen kalenin çok daha önce ilk yüzyıllarda mahalli prens ve krallıkların mücadelesine konu olduğu anlaşılmaktadır.

Khorenli Movses’dan öğrenildiğine göre Bağrat’ların geliştikleri 1. asırda Bağrat’lı Piurad oğlu “Senbad” (Asbed) süvari başbuğu ve batı ordusu başkumandanı olarak atabeyliğini yaparak kendi müstahkem yerleri olan “Pepert” yani Bayburt Kalesi’ni 58 yıllarından önce kurduğu ortaya çıkmaktadır.

Kale Türklerin eline geçmeden önce; Roma, Ermeni, Bizans, Arap ve Komnenos hâkimiyetinde kalmıştır. Zengin bir tarihe sahip olan kalenin birçok defa onarım gördüğü duvarlarındaki farklı inşaat ve tarih kaynaklarından anlaşılmaktadır.

Buna göre Selçuklu hükümdarı II. Kılıçarslan’ın oğlu ve Erzurum Meliki olan Tuğrul Şah özellikle Trabzon İmparatorluğu’ndan gelecek saldırılara karşı müstahkem bir mevki olan bu kaleyi âdeta yeniden inşa ettirmiştir. Kale üzerinde bu yapımı belgeleyen 20 adet Arapça kitabe mevcuttur. Daha çok kapılarla şehre bakan cephelerdeki burçlarda yoğunlaşan kitabelerin 17’si Tuğrul Şah dönemine, 1 âdeti Kanuni dönemine aitken, diğer iki âdeti okunamamıştır. Bir müddette Akkoyunlular’ın elinde kalan kale 1514 yılında Osmanlılara intikal ettikten sonra Kanuni Sultan Süleyman ve III. Murat dönemlerinde de büyük onarımlar görmüştür. 1647’de Bayburt’u ziyaret eden Evliya Çelebi kale içinde 300 evlik bir mahalle ile Ebü’l Feth Camii’nin bulunduğu yazmaktadır. Zaman zaman işgal ve tahribata uğrayan kale en son olarak 1828 yılında Osmanlı – Rus savaşı sırasında Ruslar tarafından büyük çapta tahrip edilmiştir.

Halk arasında “Çinimaçin” Kalesi de denilmektedir. Kaleye bu ismin verilmesine sebep olan çini süslemeleridir. Bunların dış yüzeylerinde teyzinat olarak mor ve yeşil renkli firuze çiniler kullanılmıştır. Gerek savaşlar, gerekse tahribat yüzünden bu gün bu çinilerden eser kalmamıştır.

Dede Korkut hikâyelerinden “Kam Büre Oğlu Bamsı Beyrek Boyunu Beyan Eder” adını taşıyan hikâyede Beyrek’in (Bey Böyrek veya Bamsı Beyrek) fethedip ün kazanmak üzere yola çıktığı kaledir.

SARUHAN KALESİ

Bayburt merkeze 35 km mesafede bulunan Saruhan köyündeki kalenin gözetleme amacıyla yapıldığı tahmin edilmektedir. Trabzon’da bulunan Pontus İmparatoru Mithridates savunma amacı ile Gümüşhane, Bayburt, Kelkit ve Erzincan 75 adet kale yaptırdığı tarihi kayıtlarda mevcuttur. Bu kalenin onlardan biri olduğu sanılmaktadır. Kalede tarihi aydınlatacak herhangi bir kitabe mevcut değildir.

Bu kalelerden başka, Saruhan kalesi gibi savunma ve gözetleme amacı ile kurulan ancak günümüzde harabe durumunda olan Demirözü ilçesine bağlı Bayrampaşa köyünde bulunan kale kalıntıları, yine il merkezine 42 km mesafede bulunan Kitre Köyü kale kalıntıları ve merkeze 27 km mesafede bulunan Çayıryolu (Sünür) köyü kale kalıntıları mevcuttur.

KOP ŞEHİTLİĞİ

Bayburt – Erzurum yolu üzerinde, Merkez Maden Beldesinin Kop mevkiinde 28 Şubat – 16 Temmuz 1916 tarihlerinde Rus kuvvetlerine karşı direnirken ölen şehitlerimiz anısına 15 Ağustos 1963 tarihinde açılmıştır. 13 m yüksekliğindeki bu anıt üst üste inşa adilmiş iki bölümden oluşmaktadır. Alt kısım sarı, beyaz ve siyah taşlardan yüksekçe küp şeklinde yapılmıştır.

 

CAMİİ – TÜRBE – MEDRESE ve KİLİSELER

SÜNÜR KUTLU BEY CAMİİ

Akkoyunluların kurucusu Turali Bey’in oğlu Fahrettin Kutlu Bey tarafından yaptırılan camini kapısı üzerindeki kitabeden 1538 yılında onarıldığı anlaşılmaktadır. Minaresi ise 1616 tarihi taşıyan bir kitabeye sahiptir.

İran Şahı Tahmasp’ın işgali sırasında tahrip edilmiş ve bu olay kapı üzerindeki kitabede yer almaktadır. Kanuni döneminde 1538 yılında onarım görmüştür.

BAYBURT ULU CAMİİ

Anadolu Selçuklu Sultanlarından II. Gıyaseddin Mesut (1282 – 1298) zamanında yaptırıldığı kabul edilen caminin pek çok onarım gördüğü bilinmektedir. Son olarak 1967 yılında tümü ile ele alınıp ana plana uygun olarak yaptırılan caminin minaresi, mihrap önü kubbesine geçişi sağlayan mukarnaslı tromplardan bir kaçı ve asıl ibadet alanına açılan iki kapı orijinal yapıdan kalmaktadır. Caminin kuzey doğusunda bulunan minaresinin kaidesinde geçirdiği son büyük onarımı belgeleyen 1850 tarihli kitabe bulunmaktadır. Kare kaideli minarenin sekiz yüzlü pabuçluğunda ve yuvarlak gövdesinde geometrik ve bitki motifli mozaik çiniler Anadolu Selçuklu çinilerinin ilginç özelliklerini sergiler. Ayrıca caminin son cemaat yerinde beş kitabe mevcut olup, bu kitabelerden mihrabın iki yanında yer alanlar Osmanlıca iki ferman metnidir ve kadınların çalışma üzeni ile ilgilidir. Mihrabın hemen üstündeki kitabe Arapça bir kümbet kitabesidir ve 619 / 1222 tarihlidir. Dış duvar üzerindeki kitabe ise bir medrese kitabesidir ve 1293 / 1820 tarihlidir. Son cemaat yerinin batı duvarındaki kitabe tamamen okunamamıştır.

PULUR (GÖKÇEDERE) FERAHŞAT BEY CAMİİ

Demirözü ilçesine bağlı Pulur (Gökçedere) kasabasında Akkoyunlulardan Korkmaz Beyin oğlu Ferahşat Bey tarafından 1517 M. (923 H.) yılında yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Yapı Osmanlı mimarisindeki tek kubbeli cami tipindedir. İki renkli kesme taşlardan özenle yapılmış olan caminin dışardan değişik malzeme kullanımı açısından ilk dikkati çeken yerlerinden birisi tuğladan minaresidir. Ferahşat Bey yapılar topluluğunun cami, medrese, han, hamam, imaret ve konuk evinden oluştuğu bilinmektedir. Günümüzde han, imaret ve konuk evinden hiçbir iz kalmamış olup hamam ise harabe durumdadır.

YAKUTİYE (YENİ) CAMİİ

Bu cami Bayburt Cumhuriyet Caddesi üzerinde, eski Yakutiye Medresesinin bulunduğu alan üzerindedir. Vakıflar Genel Müdürlüğünün ve Bayburt halkının yardımlaşması ile 1913 - 1915 yılları arasında yapılmıştır. Cami ve minaresi tamamen kesme taştan olup, işçiliği taş işleme sanatının güzel örneklerindendir.

ZAHİT EFENDİ CAMİİ

Merkez Zahit Mahallesinde bulunan cami 1514-1515 tarihleri arasında bu gün aynı mahalleye ismi verilen Zahit Efendi tarafından yaptırılmıştır. Birkaç kez onarım gören cami ve minaresi orijinal yapısını muhafaza etmektedir. Evliya Çelebi Bayburt’u ziyaretinde bu camiden bahsetmiştir.

ŞEHİT OSMAN TÜRBELERİ

Şehrin batısında Şehit Osman Tepesinde bulunan her iki türbenin Saltukoğulları’na ait olduğu şeklinde görüşler mevcuttur. Buna göre türbeler Saltuk kumandanlarından Mengüç Gazi’nin kardeşleri Osman ve Ümmühan Hatun’a aittir. Üzerinde bulunan kitabeler çok silik olduğu için okunmamaktadır. Şehrin batısındaki kayalık tepeye adını veren bu türbeler, sarı taştan yapılmış olup taş işleme sanatımızın güzel örneklerindendir.

AHMEDİ ZENCAN TÜRBESİ (KÜMBET)

Halk arasında “Kümbet” diye isimlendirilen bu yapı ilimiz Cumhuriyet İlkokulu karşısındadır. Yapının Ahilerden Ahmet-i Zencani’ye ait olduğu bilinmektedir. Ahmet-i Zencani İlhanlı hükümdarı Olcaytu Hüdâbende Han zamanında, Emir Mahmut tarafından yaptırılan Mahmudiye ve Celaleddin Hoca Yakut tarafından yaptırılan Yakutiye Medresesinde çalışmış, ilim ve kültür hareketlerinde şöhret bulmuş bir şahıstır. Yapının 1200 tarihli onarım kitabesi vardır. Sekiz kenarlı bir poligon durumunda olan kümbetin içinde kare şeklinde bir mezar odası mevcut olup, çatısı piramit şeklinde yapılmıştır. Türbenin 1315 – 1325 yılları arasında yapıldığı sanılmaktadır.

SÜNÜR (ÇAYIRYOLU) KUTLU BEY TÜRBESİ

Akkoyunlu devletinin kurucularından Turali Bey’in oğlu Kutlu Bey’e ait olan bu türbe kendisi tarafından yaptırılan caminin 30 m doğusunda bulunmaktadır. Türbede kendisinin ve ailesinin mezarları bulunmaktadır. Türbenin özellikle Şah Tahmasp’ın bu bölgeye yaptığı tahribatlar nedeni ile bir bölümü yıkılması kitabelerin tahrip oluşu sebebi ile yapılış tarihi hakkında bir bilgi mevcut değildir. Ancak Kutlu Bey’in 1389 yılında öldüğü bilindiğine göre türbenin bu yılda yapıldığı sanılmaktadır. Yine bu türbede bulunan bir başka kitabe 1659/1660 M. (H. 1070) yılında onarım gördüğü sanılmaktadır.

YANBAKSI (GÜNEŞLİ) KÜMBETİ

Halk arasında “Yanbaksı Kümbeti” adı ile anılan bu yapı, İl Merkezi ile Demirözü ilçesi arasında bulunmaktadır. Yapının tarihini aydınlatacak bir kitabesi yoktur. Halk arasında bu kümbetin Otlukbeli savaşında şehit olan Seyyid Kasım adında bir kişiye ait olduğu söylenmektedir. Kümbetin Danişmentliler dönemine ait olabilecek karakter taşıdığı görülmektedir. Sekizgen bir taban üzerine oturmuş ve kesme sarı taşlardan inşa edilmiştir.

BEY BÖYREK (BAMSI BEYREK) TÜRBESİ

Bayburt’un 2 km. doğusunda bulunan Erenli köyünün batısında, şehirden bakıldığında görülen bir tepe üzerindeki yapı Dede Korkut Hikâyelerinde geçen en önemli kişilerden biri olan Bey Böyrek’e aittir. Halk arasında ziyaret olarak da bilinen bu mezar ve sonradan ilave edilen dikdörtgen şeklinde bir taş binadan oluşmaktadır.

ABDULVEHHAP GAZİ TÜRBESİ

Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed’in (sav) sancaktarı, İstanbul’un manevi fetih kumandanı, Eyüp El Ensari’nin dava arkadaşı, gönüldeşi, Şark Komutanı sahabe Abdülvehhab Gazi’nin Türbesi İlimiz Merkeze Bağlı Erenli (Duduzar) tepesinde yer almaktadır.

SEYDİ YAKUP TÜRBESİ

Buhara ve Horasan erenlerinden Seyyid Emir Kulali Hz. nin soyundan olduğu söylenen Seyyid Yakub Baba Hz.nin türbesi İlimiz Merkeze Bağlı Seydiyakub köyündeki tepede bulunmaktadır.

PULUR (GÖKÇEDERE) MEDRESESİ

Pulur Camii avlusunda bulunmakta olan ve L şeklinde tek katlı bir yapıdır. Ferhatşat Bey tarafından yaptırıldığı sanılan Medrese daha sonra Akkoyunlu soyundan Süleyman Bey tarafından onarılmıştır. Medresenin 1517 yılında bitirildiği sanılmaktadır. Medresenin girişlerinde Farsça beyitler mevcuttur.

FERHATŞAT BEY MEDRESESİ

Demirözü’nde Ferhatşat Bey yapı topluluğunun kuzeydoğu köşesindedir. XVI. yüzyılın başlarında Ferhatşat Bey tarafından yaptırılmış, XVIII. yüzyıl sonlarında da Akkoyunlulardan Süleyman Bey tarafından onarılmıştır. Osmanlı medrese tiplerinden farklı bir konumda olup, avlu etrafında bir L şeklinde yapılmıştır. Beş bölümden meydana gelen medresenin üzeri toprak düz bir damla örtülüdür. Medresenin bölümleri kademeli yuvarlak kemerli bir niş içerisinde avluya açılmaktadır. Aynı şekilde bu kapıların yanlarında ve medresenin dış duvarlarında da yine yuvarlak nişler içerisinde dikdörtgen kemerli pencereler bulunmaktadır. Avluya açılan kapı ve pencere alınlıklarında Farsça yazılmış kitabeler bulunmaktadır. Medrese odalarının her birisinin içerisinde ocaklar ve nişler bulunmaktadır.

VARZAHAN (UĞRAK) KİLİSELERİ

Bayburt’un 10 km kuzeybatısında bulunan bu kilise ilk kez A.H. Layart tarafından görülmüş ve daha sonra H.F. Toze, E. Warkworth, H.B. Lynch, W. Bachmann, J. Strzgowski, D. Winefield ve J. Wainwright tarafından incelenmiştir. Günümüze yalnızca kalıntıları gelebilen bu bölgede X. – XIII. yüzyıllar arasında yapılmış çok sayıda kilise bulunmaktadır. Nitekim bazı kaynaklarda Ortaçağda kiliselerin olduğu bu yerde Varzahan kentinin bulunduğundan da söz edilmektedir.

Bayburt’ta günümüze gelebilen üç kilise köye egemen bir tepe üzerinde yapılmıştır. Bunlar XII. yüzyıla tarihlendirilmektedir. Bu kiliselerden bir tanesi Oktogon, diğeri de Yunan haçı planlıdır. Üçüncüsünün plan düzeni yıkılmış olduğundan anlaşılamamıştır.

Varzahan Oktogonu sekiz köşeli bir yapı olup, günümüze oldukça iyi bir durumda gelmiştir. Kilisenin yalnızca kuzeydoğu duvarı yıkılmıştır. Apsit doğu cephesinde olup, dışarıya doğru çıkıntı yapmaktadır. Yapının içerisindeki köşe ayakları ve sekiz köşeli altı sütun ana duvarların içerisinde bir koridor oluşturmaktadır. Ancak buradaki sütunlar duvarlarla bağlantısız olup, kemerlerle birbirine bağlanmıştır. Sütunların balık kılçığı motifli sütun başlıkları bulunmaktadır. Oktogonun köşe trompları üzerine oturan bir kubbe ile örtülü olduğu sanılmaktadır. Bu Oktogon kireç taşından özenli bir işçilikle yapılmıştır. Duvarların dış yüzeylerinde üç köşeli nişler bulunmakta olup bunlar yuvarlak kemerlerle birbirlerine bağlanmıştır. Ayrıca buradaki burmalı ve yarım sütunlar da onları tamamlamıştır. Dış cephedeki bu mimari elemanlar gotik üslubu yansıtmaktadır. Bununla beraber yapıda İran ve Selçuklu etkisi de görülmektedir.

DEDE KORKUT TÜRBESİ

Bayburt’un güney doğusunda, merkeze 39 km mesafedeki Masat Köyü yakınında bulunan, yapılış şekli ve mimarisi ile çok eskilere dayandığı anlaşılan ve halk arasında Ali Baba veya Büyük Baba diye geçen türbenin Dede Korkut’a ait olduğu Şair Orhan Şaik Gökyay tarafından ortaya konulmuştur. Türbe üzerinde eski Türkçe ile 718 tarihi okunmaktadır.

 

KÖPRÜ ve ÇEŞMELER

Tarihi ipek yolu üzerinde bulunan Korgan Köprüsü halk arasında “Meliğin Köprüsü” olarak anılmakta, merkeze bağlı Akşar beldesinde bulunmaktadır. 13. – 14. yüzyıl Selçuklu dönemine ait olan köprü 43,20 m uzunluğunda, dıştan dışa 4 m genişliğindedir. İki gözlü ve gözlere hâkim biri sivri diğeri daha yayvan kemerlidir. Kemerler ve korkuluklar ince yontulmuş sarı taştan diğer kısımlar gelişi güzel moloz taşlardan ve horasan harcı ile yapılmıştır. Kemer yüksekliği su yüzeyinden kilit taşına kadar 5 m’dir. 1998 yılında Kültür Bakanlığınca restore edilmiştir.

Bugün karayolu güzergâhının değişmesi nedeniyle kullanılmayan köprü bir zamanlar nice kervanlara ve seyyahlara geçit vermiştir.

bottom of page